Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

IEA: Artan elektrik talebi, çeşitli ve dayanıklı enerji kaynaklarına acil ihtiyaç doğuruyor

Otomatik çerçeveleme hattından çıkan güneş panellerine, Hindistan’daki Jaipur’un eteklerindeki ReNew güneş paneli fabrikasında işçiler anahtar ve konnektör takıyor.
İşçiler, Hindistan'ın Jaipur dışındaki ReNew'e ait güneş paneli tesisinde, paneller otomatik çerçeveleme hattından çıktıktan sonra panellere şalter ve konnektör takıyor. ©  AP Photo/Manish Swarup, File
© AP Photo/Manish Swarup, File
By Euronews Green & AP
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Yıllık rapora göre, güneş enerjisinin öncülüğündeki yenilenebilir kaynaklar, önümüzdeki birkaç yıl içinde diğer tüm büyük enerji kaynaklarından daha hızlı büyüyecek.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından çarşamba günü yayımlanan bir analize göre, önümüzdeki on yıllarda elektrik talebi, toplam enerji talebinden çok daha hızlı artacak ve bu durum, çeşitlendirilmiş enerji kaynaklarına olan ihtiyacı daha da belirgin hale getirecek.

IEA tarafından hazırlanan raporda, güneş enerjisinin öncülüğünde yenilenebilir kaynakların önümüzdeki yıllarda diğer tüm büyük enerji kaynaklarından daha hızlı büyüyeceği, kömür ve petrol talebinin ise bu on yılın sonunda küresel ölçekte zirveye ulaşmasının beklendiği belirtildi.

Rapora göre, ABD’deki politika değişiklikleri nedeniyle 2025’te birçok doğal gaz projesine onay verildi; bu da kullanım şekline ilişkin belirsizlikler sürerken küresel arzın artacağına işaret ediyor. Öte yandan, yıllardır durağan kalan nükleer enerji kapasitesinin 2035’e kadar en az üçte bir oranında artması bekleniyor.

Yıllık Dünya Enerji Görünümü Raporu’nun yayımlanması, bu hafta Brezilya’da düzenlenen BM iklim müzakereleriyle aynı zamana denk geldi. Liderler, küresel ısınmayı sınırlamak için yeni yollar bulma çağrısı yapıyor.

Enerji talebi artıyor

IEA’ya göre enerji sistemlerinde dayanıklılığın artırılması giderek daha kritik hale geliyor; çünkü veri merkezleri, ısıtma-soğutma sistemleri ve elektrifikasyon gibi alanlar enerji talebini hızla yukarı çekiyor.

Elektrik talebinin 2035’e kadar yaklaşık yüzde 40 artması öngörülüyor.

IEA Başkanı Fatih Birol, “Geçen yıl dünyanın hızla Elektrik Çağı'na girdiğini söylemiştik – bugün bunun zaten başladığı açık,” dedi.

Son on yılın eğiliminden farklı olarak elektrik tüketimindeki artışın artık sadece gelişmekte olan ülkelerle sınırlı kalmadığını vurgulayan Birol, “Veri merkezleri ve yapay zekâ kaynaklı hızlı talep artışı, gelişmiş ekonomilerde de elektrik kullanımını artırıyor,” diye ekledi.

Dr. Birol, küresel veri merkezi yatırımlarının 2025’te 580 milyar dolara (yaklaşık 24,4 trilyon TL) ulaşmasının beklendiğini, bunun da küresel petrol arzına yapılan 540 milyar dolarlık (yaklaşık 22,7 trilyon TL) yatırımı geride bırakacağını söyledi.

IEA Başkanı, “Verinin yeni petrol olduğunu söyleyenler için bu, modern ekonomilerin değişen doğasının çarpıcı bir örneği,” dedi.

Küresel ısınma 1,5°C eşiğini aşacak

IEA’nın raporu, küresel enerji sisteminin geleceğine ilişkin olası senaryoları ele alıyor ancak bu senaryoların hiçbirinin “bir tahmin olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin” altını çiziyor.

Bu yılki görünüm, çok hızlı emisyon azaltımı öngören senaryolarda bile dünyanın ısınmasının 1,5°C eşiğini aşacağını ortaya koyuyor.

Hükümetlerin mevcut politikaları planlandığı şekilde uygulanırsa, küresel ısınmanın 2100 yılına kadar 2,5°C’ye ulaşması bekleniyor. Bu oran, geçen yılki raporda öngörülen 2,4°C’nin biraz üzerinde.

IEA’ya göre, dünyanın yüzyıl ortasına kadar net sıfır emisyona ulaşması halinde, uzun vadede sıcaklıkların yeniden 1,5°C’nin altına çekilmesi mümkün olabilir. Ancak bunun için enerji sektöründe “çok hızlı bir dönüşümün” yanı sıra, büyük ölçekte henüz kanıtlanmamış karbon giderme (CO₂ removal) teknolojilerinin yaygın biçimde devreye alınması gerekiyor.

Bu yıl IEA, 2019’dan bu yana ilk kez “mevcut politikalar senaryosu” olarak bilinen daha karamsar bir yolu da yeniden rapora dahil etti. Bu senaryo, hükümetlerin planlanan enerji politikalarını terk edip yalnızca mevcut yasal düzenlemeleri uygulaması durumunda neler olabileceğini ele alıyor.

Rapora göre bu durumda, küresel sıcaklıklar 2100 yılına kadar sanayi öncesi seviyelerin 2,9°C üzerine çıkacak ve ısınma eğilimi devam edecek.

Birçok ülke, COP30 öncesinde yeni iklim planlarını açıklama takvimini kaçırdığı için IEA, “açıklanan taahhütler senaryosunu” ilerleyen dönemde, ülkelerin planları daha netleştiğinde yayımlayacak.

Fosil yakıtlara olan talep zirveye mi ulaşıyor?

IEA’ya göre, dünyadaki hükümetler enerji politikalarını planlandığı şekilde uygularsa, fosil yakıt kullanımının 2030’dan önce zirveye ulaşması muhtemel.

Önceki yıllarda IEA’nın yıllık raporları, petrol, gaz ve kömür kullanımının 2030’lu yıllarda azalmaya başlayacağını öngörüyordu.

Ancak tablo artık çok daha karmaşık; çünkü bazı büyük ekonomilerde iklim eylemlerine yönelik ivme yavaşlamış durumda, bu da fosil yakıtlardan çıkış sürecini belirsizleştiriyor.

Kömür kullanımı ya zirveye ulaştı ya da çok yaklaştı ve hükümetlerin mevcut enerji ve iklim politikalarını sürdürmesi halinde istikrarlı biçimde azalması bekleniyor.

Petrol talebi 2030 civarında yatay seyir izledikten sonra yavaş yavaş düşüşe geçecek. Ancak doğal gaz kullanımı, önceki raporların aksine, 2030’lu yıllara kadar artmaya devam edecek gibi görünüyor.

“Mevcut politikalar senaryosuna” göre ise IEA, küresel petrol ve gaz talebinin 2050’ye kadar artmayı sürdürebileceğini belirtiyor.

IEA Başkanı Fatih Birol, çarşamba günkü basın toplantısında, “Petrol kullanmaya devam edeceğiz, gaz da kullanmaya devam edeceğiz. Ancak elektrik talebindeki artış olağanüstü boyutlarda,” diye konuştu.

Birol, küresel petrol tüketiminin yüzde 45’inin ulaşımdan kaynaklandığını hatırlatarak, “Ulaşımın elektrifikasyonu özellikle Çin ve Avrupa dışındaki ülkelerde nasıl gerçekleşeceği, petrol talebinin ve büyümesinin yönünü belirleyecek,” dedi.

‘Her şey olduğu gibi devam edecek’ bir senaryo değil

Çarşamba günü yayımlanan bu yıllık rapor, ABD Başkanı Donald Trump’ın ikinci döneminin başlangıcından bu yana yayımlanan ilk IEA raporu olma özelliğini taşıyor.

Trump yönetimi, Paris Anlaşması’ndan ikinci kez çekildikten sonra, onlarca iklim düzenlemesini geri aldı ve yenilenebilir enerji projelerine verilen desteği ciddi şekilde azalttı.

Bunun yerine Trump, kömür yatırımlarını artırarak ve çevre kısıtlamalarını gevşeterek fosil yakıt endüstrisine destek sözü verdi.

Paris merkezli ajansın en büyük finansörlerinden biri olan ABD’nin, IEA üzerinde fosil yakıtların geleceğine daha olumlu yaklaşan “mevcut politikalar senaryosunu” rapora dahil etmesi yönünde baskı yaptığı bildiriliyor.

Raporun yazarları, çevrimiçi yayımladıkları bir makalede bu senaryoyu yeniden ekleme kararlarını, “dünyayı farklı merceklerden görebilmek önemli” diyerek gerekçelendirdi; ancak ABD’nin baskısından söz etmedi.

IEA, bu senaryonun “her şeyin olduğu gibi devam ettiği” (business as usual) bir durum olmadığını özellikle vurguladı. Bu senaryoda hükümetlerin mevcut politikalarını değiştirmemesi, hatta değişiklik planladıkları alanlarda bile adım atmaması öngörülüyor.

Örneğin Avrupa Birliği’nde bu durum, ülkelerin kömürden çıkış taahhütlerini yerine getirmemesi veya enerji verimliliği standartlarını daha fazla geliştirmemesi anlamına geliyor.

Yenilenebilirler ve elektrifikasyon "geleceğe hakim olacak"

Yenilenebilir enerji ve elektrifikasyon geleceğe yön verecek

Enerji analistlerine göre, dünyadaki iklim politikalarından bağımsız olarak temiz enerjiye geçiş süreci hızla ilerliyor.

Küresel enerji düşünce kuruluşu Ember’ın baş analisti Dave Jones, “Sahadaki veriler çok net. Elektrikli araç satışları birçok gelişmekte olan ülkede hızla artıyor, güneş enerjisi ise artık Orta Doğu’da bile yaygınlaşıyor. Yenilenebilir enerji ve elektrifikasyon geleceğe hâkim olacak,” dedi.

Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) CEO’su Ben Backwell ise raporun, yenilenebilir enerjideki ivmeyi tam olarak yansıtmadığını söyledi.

Küresel Rüzgâr Enerjisi Konseyi (GWEC) CEO’su Ben Backwell, IEA raporunun yenilenebilir enerjideki hızlanmayı tam olarak yansıtmadığını söyledi.

Backwell’e göre rapor, teknoloji maliyetlerinin düşmesi, güçlü politika desteği ve elektrifikasyona geçişin etkisiyle yenilenebilir enerji büyüme hızının arttığını daha net vurgulamalıydı.

Backwell, “Gerçekten hızlanıyoruz,” diyerek şunları ekledi:

“Bunu dünyanın her yerinde görebilirsiniz; sadece geçen yılın değil, bu yılın ilk yarısındaki rakamlarımızda da bu açıkça görülüyor. Hem rüzgârda hem güneşte tablo son derece umut verici, hatta önümüzdeki yıl için daha da güçlü görünüyor.”

CAN International küresel enerji danışmanı Stephan Singer ise IEA’yı “geriye gitmekle” suçladı.

Singer, “IEA, küresel bir düşünce kuruluşu olarak, OECD ülkeleri ve gelişmekte olan ülkelerin çoğunun bulunduğu noktayı yeterince yansıtmıyor. Oysa bu ülkelerin çoğu, yüzyıl ortasına kadar net sıfır hedefiyle yüzde 98 oranında CO₂ azaltımını destekliyor,” dedi.

IEA, çarşamba günü yapılan basın toplantısında bu eleştirilerin bir kısmına yanıt verdi.

Kurum, ekonomik, siyasi ve temiz enerjiye geçiş konularında ülkeler arasında büyük farklılıklar olduğunu, analizlerinde de bu farkları dikkate almaya çalıştığını belirtti.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar