Sadece ayılar değil, kurtlar da geri dönüyor. 2010’da yalnızca Orta Yunanistan’da görülebilen kurtlar, artık Atina’nın dış mahallelerine ve Mora yarımadasına kadar ulaşmış durumda.
Üç koyununun yerde ölü yattığını gören çiftçi Anastasios Kasparidis için manzara şok ediciydi. Topraktaki büyük pençe izleri, hayvanların bir ayı tarafından öldürüldüğünü açıkça gösteriyordu. Bir zamanlar nadir görülen ayılar, artık Yunanistan’ın kuzeybatısındaki birçok bölgede sık sık ortaya çıkmaya başlamış durumda.
“Çok büyük bir ayıydı ve artık sık geliyorlar. Sadece ben değilim, başka yerlerde de saldırı oldu,” diyen Kasparidis, başka bir çiftçinin tavuklarını ve domuzlarını da kaybettiğini anlattı. Çiftçi, kalan küçük sürüsünü evinin yanındaki ağıla taşımak zorunda kalmış: “Yoksa elimde hiç koyun kalmayacaktı. Ayılar hepsini yerdi.”
Yaban hayatı koruma statüsü sayesinde avlanmaları yasaklanan ayı ve kurt nüfusunun toparlanması çevreciler tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Ancak kırsal bölgelerde yaşayan bazı çiftçiler geçim kaynakları ve hatta can güvenlikleri için endişeli.
Pek çok kişi, Avrupa’nın başka bölgelerinde de görülen benzer bir eğilimle, koruma politikalarının “aşırıya kaçtığını” savunarak daha fazla önlem talep ediyor.
Bozayıların Yunanistan’da geri dönüşü
Yunanistan’ın en büyük yırtıcısı olan bozayılar, 1990’lardan bu yana neredeyse dört kat artmış durumda. Selanik Aristoteles Üniversitesi’nden yaban hayatı yönetimi uzmanı Prof. Dimitris Bakaloudis’e göre bugün kuzey Yunanistan ormanlarında yaklaşık 870 ayı yaşıyor.
Sadece ayılar değil, kurtlar da geri dönüyor. 2010’da yalnızca Orta Yunanistan’da görülebilen kurtlar, artık Atina’nın dış mahallelerine ve Mora yarımadasına kadar ulaşmış durumda.
Bu toparlanma kısmen, sayıları artan yaban domuzları sayesinde gerçekleşiyor. Yaban domuzu nüfusundaki artış ise daha az avlanma, ılıman kışlar ve evcil domuzlarla melezleşme gibi nedenlere bağlanıyor.
Artık birçok yerde kaldırımlarda veya bahçelerde gezen büyük sürüler hâlinde yaban domuzu görmek sıradan bir durum.
Artan yaban hayatı, artan karşılaşmalar
Yaban hayvanlarının çoğalması, insanlarla daha fazla temas anlamına geliyor. Ancak çoğu insan bu tür karşılaşmalarda nasıl davranacağını bilmiyor. Bu da özellikle yıl içinde yaşanan birkaç ciddi olayın ardından kırsal kesimde korkuyu artırdı: Bir çocuğun kurt tarafından ısırılması, bir yaşlının bahçesinde bir ayı tarafından yaralanması, bir dağcının ayı saldırısında yaralanması ve başka bir dağcının ayıyla karşılaşırken uçuruma düşerek hayatını kaybetmesi gibi.
Levea köyünde ekim ayında çok sayıda ayı görüldü, yaban domuzları ise köye sık sık giriyor. Köy yöneticisi Tzefi Papadopoulou, “Bir köpek havlasa herkes silaha sarılmaya hazır hâle geliyor,” dedi.
170 kilometre batıdaki Valtonera köyünde de durum benzer. Köy sakini Konstantinos Nikolaidis, bir zamanlar yalnızca ara sıra kurt görülen köyde artık ayı, kurt, tilki ve yaban domuzlarının sık sık dolaştığını söylüyor.
Nikolaidis “Artık insanların gece dışarı çıkması zorlaştı,” diyor.
Yaban domuzu nüfusunun artması üzerine av sezonunun uzatılması yönünde çağrılar da yapılıyor. Amyntaio Kasabası Başkan Yardımcısı Giorgos Panagiotidis, domuzların evlere kadar yaklaşması nedeniyle mayıs ayında yetkililerden sezon dışı av izni talep ettiklerini belirtti.
Bu sorun sadece Yunanistan’a özgü değil. Avrupa Parlamentosu, mayıs ayında kurtlara yönelik koruma tedbirlerini gevşetme yönünde oy kullanmıştı. Hareket, üç yıl önce bir kurdun midillisini öldürdüğü AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in desteğini de almıştı.
Vahşi hayvanları köylere çeken ne?
Uzmanlara göre yalnızca hayvan sayısındaki artış değil, yangınlardan kaynaklanan yaşam alanı kaybı, rüzgâr türbinlerinin yarattığı gürültü, ATV’lerin rahatsız edici sesleri ve köylerdeki insan nüfusunun azalması da hayvanları yerleşimlere çekiyor.
Arcturus’un iletişim sorumlusu Panos Stefanou durumu, “Ayıların yaşam alanı parçalanıyor, kuraklık görülüyor, doğal ortamda yeterli yiyecek yok. Köyler boşaldıkça ayılar bu alanları daha cazip buluyor ve yiyecek ararken yaklaşıyorlar,” diyerek anlattı.
Prof. Bakaloudis, ışıklandırma, çöp ve leşlerin doğru şekilde bertaraf edilmesi, sokak hayvanlarını beslemekten kaçınmak gibi bilimsel olarak onaylanmış önlemler olduğunu belirtiyor. Bazı istisnai durumlarda, saldırgan hayvanların yakalanarak bölgeden uzaklaştırıldığı da oluyor.
Stefanou, artan karşılaşmalar karşısında “tek bir kolay çözüm olmadığını” vurguluyor ve “Hayvanları öldürmek çözüm değil,” diyor.