Kaja Kallas'ın AB'nin Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi adayı olarak gösterilmesi, onu yakından takip edilen isimlerden biri haline getiriyor
Estonya'nın eski başbakanı ve AB'nin bir sonraki dış politika şefi olması beklenen Kaja Kallas, Rusya'nın "emperyalist rüyası" ve Çin'in "haksız rekabetine" karşı sert uyarılarda bulundu.
Her iki ülkenin de İran ve Kuzey Kore ile birlikte tedarik zincirlerini istismar ederek blok genelinde kaos yaratmaya çalıştığını sözlerine ekledi.
Kallas, Avrupa Parlamentosu'na (AP) hitaben yazdığı ve önümüzdeki ay yapılacak onay duruşması öncesinde yayınlanan mektubunda, "AB'nin değerlerini savunmak ve sistemik rakipler karşısında AB'nin çıkarlarını korumak için hiçbir çabadan kaçınmayacağım," dedi.
Kallas, adaylıklarını reddetme yetkisine sahip olan AP üyelerinin incelemesi altındaki Avrupa Komisyonu'nun diğer adayları arasında yer alıyor.
Yetkinlik, geçmişteki tartışmalar ve çekişmeler duruşmaların sonucunu etkileyebilir.
Estonyalı Kallas'ın güvenli bir zeminde olduğu düşünülse de, Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi adayı olarak gösterilmesi onu yakından takip edilen isimlerden biri haline getiriyor. Kallas yazılı yanıtında bu görevi nasıl yerine getirmeyi planladığına dair ilk ipuçlarını veriyor.
"Rusya'nın emperyalist rüyasının asla ölmediğini başkalarına uzun zamandır anlatan bir ülkenin yerlisi olarak, Avrupa güvenliği benim için son derece kişisel bir konudur," ifadelerini kullandı.
Öncelikleri arasında Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ile AB'nin güvenlik ve savunma kabiliyetlerini güçlendirme çabaları olacak.
Kremlin'in saldırganlığı karşısında üye ülkeler askeri harcamalarını büyük ölçüde arttırmış olsalar da Brüksel, özellikle sınır ötesi iş birliği ve ortak yatırımlar konusunda çalışmaları çok daha ileriye götürmek istiyor.
AB yürütme organı başkanı Ursula von der Leyen, savunmanın bir sonraki Avrupa Komisyonu'nun merkezinde yer alacağını ve tüm politika alanlarını kapsayacağını söyledi. Kallas da bu düşünceyi paylaşıyor ve Ukrayna savaşının AB'yi "daha fazlasını, daha iyisini ve daha hızlısını yapmaya" ittiğini savunuyor.
"Rusya'nın Ukrayna'ya karşı yürüttüğü yasa dışı saldırı savaşına nasıl karşılık verdiğimiz, dünyaya kim olduğumuzu ve hangi değerleri savunduğumuzu gösterir," dedi.
"Yaptıklarımız ve sunduklarımız hâlâ yeterli değil. Ukrayna'nın Rusya'ya karşı savaşı kazanmasına yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapmalıyız."
Jeopolitik ve jeoekonomi
Ancak Kallas, AB'nin "sistemik rakiplerinden" biri olarak tanımladığı Çin için de bazı satırları saklı tutuyor.
Bu, Pekin'i "iş birliği için bir ortak, ekonomik bir rakip ve sistemik bir rakip" olarak tanımlamış mevcut Yüksek Temsilci Josep Borrell tarafından teşvik edilen üçlü kategoriden bir sapmayı temsil ediyor.
Kallas AP üyelerine, "Çin ile ilişkilerde önceliğim AB'nin jeopolitik ve ekonomik güvenliğini korumak olacak," dedi.
"Buradaki en önemli güçlükler Çin'in Rusya'ya verdiği desteğin yanı sıra AB ile Çin arasında haksız rekabet ve eşit olmayan bir oyun alanı yaratan piyasa dışı politika ve uygulamalardan kaynaklanan yapısal dengesizliklerdir."
Kallas, von der Leyen'in düşüncelerini yineleyerek "jeopolitik ve jeoekonominin bir arada olduğu" yeni bir "dış ekonomi politikadan" söz ediyor.
Brüksel, kuantum bilişim, mikroçipler ve yapay zeka gibi üst düzey ürünlerin Çin'in eline geçmesini önlemek için üye ülkeleri teknoloji ihracatlarının denetimini arttırmaya çağırdı.
Hükümetler yakın gözetimin gerekli olduğunu kabul ediyor, ancak Komisyon'un ihracat ve yatırım akışlarını kontrol etme çabalarına şimdiye kadar direndiler.
Kallas, 21. yüzyıla yön vermek ve AB'nin "kötü niyetli dış etkilere" karşı korunmasını sağlamak için "iddialı" bir tepkinin vazgeçilmez olduğuna inanıyor.
"Rusya, İran, Kuzey Kore ve kısmen Çin gibi aktörler, silahlanmayı ve AB'ye üye devletlerdeki, toplumlardaki açıklığı bize karşı kullanmayı amaçlıyor," dedi.
"Hazırlıklı olmalıyız. Tehditlerin hızlı bir şekilde analiz edilmesinden, hibrid tehditlere yönelik yeni yatay yaptırım rejimi de dâhil olmak üzere mevcut araçların tam potansiyeliyle kullanılmasına kadar."
Kallas'ın İsrail ve Hamas'a açıkça atıfta bulunmaması ve bunun yerine "Orta Doğu'daki krizden" ve iki devletli bir çözümün ilerletilmesi ihtiyacından bahsetmesi öne çıkan bir diğer detaydı.