İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Euronews'e verdiği son röportajda AB'yi 'etkisiz' olarak nitelendirerek eleştirdi.
Avrupa, İsrail ile Hamas’ın ABD Başkanı Donald Trump’ın öncülük ettiği barış planının ilk aşamasını imzaladığına dair perşembe gecesi yapılan duyuruyu olumlu karşıladı.
Ancak birçok lider, bunun iki devletli çözüm için bir zemin olması gerektiğini vurgularken, İsrail liderliği bunu bir “kırmızı çizgi” olarak görüyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, X hesabından perşembe sabahı yaptığı paylaşımda, “Bu anlaşma savaşın sonunu ve iki devletli çözüme dayalı siyasi bir çözümün başlangıcını işaret etmelidir,” dedi. “Fransa bu hedefe katkıda bulunmaya hazırdır. Bu konuyu bugün öğleden sonra Paris’te uluslararası ortaklarımızla görüşeceğiz.”
Paris’in aktardığına göre, Almanya, Mısır, BAE, İspanya, İtalya, Ürdün, Katar, İngiltere ve Türkiye dışişleri bakanları ile AB dış politika yüksek temsilcisi de toplantıya katılacak.
Amaç, “ertesi gün” için (güvenlik, yönetişim, yeniden inşa) temel parametreleri kolektif taahhüdün şartlarını belirleyerek somutlaştırmak.
Trump tarafından gece duyurulan anlaşmaya göre, Hamas’ın elinde kalan tüm İsrailli rehineler serbest bırakılacak; İsrail yaklaşık 2 bin Filistinli mahkumu salıverecek, kuşatma altındaki Gazze’ye insani yardımların geçişine izin verecek ve askerlerini cephe hattından geri çekecek.
AB liderliği de Macron gibi, anlaşmayı “iki devletli çözüme dayalı kalıcı bir barışın temellerini atmak için değerlendirilmesi gereken bir fırsat” olarak nitelendirdi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yaptığı açıklamada, “AB, Gazze’ye insani yardımın hızlı ve güvenli şekilde ulaştırılmasını desteklemeye devam edecek. Zamanı geldiğinde toparlanma ve yeniden inşa çalışmalarına da yardımcı olmaya hazır olacağız,” dedi.
AB’nin dış politika şefi Kaja Kallas da benzer şekilde, “AB, anlaşmanın uygulanmasını desteklemek için elinden geleni yapacak” ifadelerini kullandı.
Bu çağrıya, Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas da katıldı. Abbas, yaptığı açıklamada anlaşmanın “İsrail işgalini sona erdirecek ve 4 Haziran 1967 sınırları temelinde bir Filistin devleti kurulmasına yol açacak sürdürülebilir bir siyasi çözümün öncülü olmasını umduğunu” belirtti.
Ancak İsrail’in bu çağrılara fazla önem vermesi beklenmiyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, bir ay önce işgal altındaki Batı Şeria’daki yasa dışı bir yerleşimi ziyaretinde, hükümetinin “bir Filistin devleti olmayacağına dair verdiği sözü yerine getireceğini” söylemişti.
Netanyahu, pazar günü Euronews’e verdiği röportajda, bir Filistin devleti kurulmasının “Holokost’tan bu yana Yahudilere karşı işlenmiş en büyük katliamı yapan Hamas için nihai ödül” olacağını ifade etti.
Ayrıca son dönemde Filistin devletini tanıma yönünde adım atan AB üyesi ülkelere sert tepki gösterdi ve Birliği barış çabalarında “yok” olmakla ve “önemsiz” kalmakla eleştirdi.
Avrupa Komisyonu kısa süre önce İsrail ile “ikili desteğini” askıya alma ve Tel Aviv ile yapılan ortaklık anlaşmasının ticaretle ilgili kısımlarını kısmen dondurma planlarını açıkladı.
Bu adım için 27 üye devlet arasında nitelikli çoğunluk gerekiyor ancak Almanya, İtalya, Macaristan ve Çekya gibi ülkeler İsrail’e yaptırım girişimlerini sürekli engelliyor.
Uygulamada zorluklar sürüyor
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, anlaşmayı memnuniyetle karşıladığı ilk açıklamasında iki devletli çözüme değinmezken, Alman Dışişleri Bakanı Johann Wadephul da aynı şekilde konuyu gündeme getirmedi. Ancak her ikisi de ülkelerinin barışa yönelik adımlara ya da Gazze’nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasına destek vermeye “hazır olduklarını” vurguladı.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise İsrail’e karşı AB genelinde daha sert yaptırımlar uygulanması çağrısında bulunan liderlerden biri olarak, artık geleceğe “umutla” ama aynı zamanda “adalet ve hafıza” ile bakma zamanı olduğunu söyledi.
Bu açıklama, AB ve ABD tarafından terör örgütü olarak tanınan Hamas’ın düzenlediği ve yaklaşık bin 200 İsraillinin öldürüldüğü, 250’den fazlasının ise rehin alındığı kanlı saldırının ikinci yıldönümünden sadece iki gün sonra geldi. Kalan 48 rehineden 20’sinin hala hayatta olduğu düşünülüyor.
Hamas yönetimindeki Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, saldırının ardından İsrail’in başlattığı askeri operasyonlarda 65 binden fazla Filistinli yaşamını yitirdi; ancak bu rakamda siviller ile savaşçılar arasında ayrım yapılmıyor.
Gazze barış planının uygulanmasında önemli zorluklar sürüyor. Planın ikinci aşaması, Gazze’nin silahsızlandırılmasını, Hamas’ın etkisiz hale getirilmesini ve uluslararası bir istikrar gücünün bölgeye konuşlandırılmasını öngörüyor.