El yazısı ve oyun eşliğinde Parkinson tedavisi

El yazısı ve oyun eşliğinde Parkinson tedavisi
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Parkinson hastalığı, günümüzde Avrupa’da 60 yaş üstü 1000 kişiden 5’inde görülüyor. Araştırmacılar, video oyunları ve çeşitli yazı tekniklerinden yola çıkan teknolojik deneyler geliştirerek, hastalığın erken teşhisi ve hastalar için daha iyi bir rehabilitasyon süreci için çalışıyor. Futurist, bu bölümde Hollanda ve Belfast’ta yürütülen deneylere yer veriyor.

Bu hastalar, Avrupa’da her yıl 75.000 yeni vakaya tanık olan, tedavi edilemez bir hastalıktan muzdarip. Yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin bulunması için gönüllü oldular. Avrupa’da hastalarla araştırmacılar Parkinson hastalığını yenmek için işbirliği içinde.

Hollanda’da bir hastanede 68 yaşında bir Parkinson hastası olan Harmien Floor-Schotten ile alışılmadık bir deney yürütülüyor. Harmien, Parkinson teşhisinin çok geç konulduğundan söz ediyor:

“Belimin altına doğru bir acıyla başladı. Doktorların teşhis koyması uzun sürdü. 3 yıl sonra Parkinson olduğu anlaşıldı.”

Geliştirilen bir kalem testi, hastalığın tanımlanması zor olan ilk aşamasını teşhise yarıyor. Groningen Üniversitesi Tıp Merkezi uzmanı Esther Smits deneyin nasıl işlediğini anlatıyor:

“Kas etkinliğini ölçerek, hastların çizim yaparken kollarını kullandıklarında kaslarında neler olduğunu anlamaya çalışıyoruz.”

Parkinson hastası olan ve olmayanların çizim örneklerini karşılaştırılıyor. Bu desenler araştırmacılara göre hastaların tanısının Parkinson mu, diğer daha hafif nörolojik bozukluklar mı olduğuna karar vermeye yarayacak. Groningen Üniversitesi Tıp Merkezi’nde nöroloji konulu araştırmalar yapan mühendis Natasha Maurits,
yapılan deneylerin bulgularını açıklıyor:

“Deneye katılan sağlıklı kişilerle Parkinson hastalarının ölçümleri arasında belirgin farklar olduğunu gördük. Diğer yandan bunlar beklediğimiz farklardı. Şu ana dek görülen, Parkinson hastalarının görevlerde daha yavaş hareket ettikleri. Bazı beklenmeyen farklar da mevcut. Örneğin yazmaya yönelik testlerde Parkinson hastalarının sağlıklı olanlardan dikkat çekecek ölçüde küçük yazdıklarını keşfettik, ki bu kadar küçük yazılar onları rahatsız etmiyor. Bu, tanı koymada hassas bir ölçüm aracı olabilir.”

Testte kullanılan kalem, araştırmacılar tarafından, bir Avrupa Birliği araştırma projesi kapsamında yeniden geliştirildi. Prototip, sinir sisteminin yazı yazma sürecinde nasıl bir koordinasyon sürecinden geçtiğini anlamaya yardımcı olan sensörlerle donatıldı.

Klinik öncesi deneme testleri Parkinson hastaları ile tremor gibi titreme belirtisi gösteren diğer hastalıkları karşılaştırmaya yarayacak.

Bilim adamları, erken tanının hastalara daha iyi tavsiyeler ve rehabilitasyon yöntemleri sunmak için kilit nokta olduğu görüşünde.

Natasha Maurits, bu yöntemin teşhis koymaya yaramayacak olmasına rağmen hastalığın boyutlarını ölçmek konusunda umut vaad edici olduğunu dile getiriyor:

“Yaklaşık 10 ila 15 dakika içinde olası tanı üzerine bilgi veren, kullanımı basit bir araç olmasından dolayı umutluyum. Bu metotla kesin bir Parkinson hastalığı teşhisi koyabileceğimizi sanmam. Bu mümkün değil. Ancak hastayı deneyimli bir nörologa yönlendirmemiz gerektiğine karar vermemizi sağlayabilir.”

Groningen Üniversitesi’nde nörolog olan Nico Leenders de kalem testinin işlevselliğini doğruluyor:

“Eğer kalem testi başarılı olursa Parkinson hastalığı ile tremor gibi diğer hastalıkları ayırabileğiz. Ya da en azından bir hareket problemi olduğunu farz edebiliriz. Daha yaşlı kişilerle bağlantılı olarak Parkinson’a dönüşüp dönüşmeyeceğini görebiliriz. Bu şekilde hastaya geleceğe dair daha güvenilir bilgi verebiliriz.”

Diğer taraftan, Kuzey İrlanda’nın büyük şehirlerinden Belfast’ta uzmanlar duyusal dürtüler üzerine yeni bir rehabilitasyon aracı geliştirme üzerine çalışıyor. Araştırmacıların ilgisini çeken en önemli konu, Parkinson hastalarının çevrede gelişen tetikleyici bir olaya nasıl bir hareketle karşılık verebileceği.

Belfast Üniversitesi’nde nöroloji uzmanı olan
Marta Bienkieviç, duyular ve tepkiler üzerinden nasıl veriler elde edilebildiğinden söz ediyor:

“Çevrede işitme ya da görme duyusuyla algılanabilecek bir hareket meydana geldiğinde neler olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bu hareketin Parkinson hastalarında neden bir tepki geliştirdiğini inceliyoruz.”

Araştırmacılar hali hazırdaki ticari platformlarda video oyunu geliştirdiler. Oyunlar vasıtasıyla Parkinson hastalarının denge ve hareketlerinin geliştirilmesi ön görülüyor.

Projenin koordinatörlerinden Cathy Craig, video oyununu nasıl bir test aracına dönüştürdüklerini anlatıyor:

“Beynin hareketi kontrol etmek için algıdan nasıl faydalandığı konusuyla ilgileniyoruz. Örneğin, oyunlarda düşen elmaları görebilirsiniz. Bu bize neler olduğunu anlatan ve algıya dair bir bilgi. Bu bilgi hareketleri yönlendiriyor. Elmalar belirli bir hızda düşerken hastalar yakalayabilmek için hareketi takip etmek zorunda.”

Araştırmacılar da hastalar da bu eğlenceli rehabilitasyon tekniklerinin psikolojik ve fiziksel avantajlarının farkında. Belfast Queen Üniversitesi psikologlarından Caroline Whyatt, hastaların gündelik yaşamında büyük bir değişikliğe işaret ediyor:

“Bu tip oyunlar size nereye kadar gidebileceğinizi gösteriyor. Bu onlara güven sağlıyor. John gibi hastalar bu güven sayesinde yürüyüş ya da diğer fiziksel faaliyetlere çıkmaya başlıyor. Faal olmak, denge geliştirmek konusunda da işe yarıyor. Yani bunu bir çember gibi düşünebilirsiniz. Böyle ilerliyor. Oyunlardan cesaret alarak yürüyüşe çıktığında da daha cesaretli oluyorlar. Dolayısıyla daha çok yürüyüşe çıkıyorlar. Bu bir döngü.”

Araştırmacılar daha da ileri gidilebileceğini öngörüyor. Parkinson hastalarının, örneğin ayak sesi gibi düzenli sesler dinleyerek hareket yetilerini geliştirip geliştiremeyeceği inceleniyor. Belfast Queen Üniversitesi çatısında araştırmalarını yürüten psikolog Will Young, sensörler yardımıyla hastalarda sese verilen tepkiyi ölçmeye yarayan test yönteminden bahsediyor:

“Bu yansıtıcı işaretleri kullanarak, insanların yürürken nasıl bir zamanlama geliştirdiği konusunda detaylı bilgi edinebiliyoruz. Parkinsonlu hastalarda ayaklarını sürüyerek yürüme gibi bir eğilim var. Ölçebildiğimiz bir şey de adım uzunluğu. Bu uzunluğu arttırarak daha iyi yürümelerini sağlamayı hedefliyoruz.”

Araştırmacılar ve gönüllü hastalar bu testlerin yakın zamanda daha etkili ve kolay bir rehabilitasyon yöntemi yaratacağını umud ediyor. Parkinson hastası Mary Mc Allister’ın yorumu bu çabaların hastalara aynı zamanda psikolojik bir destek sağladığını doğruluyor:

“Araştırmacıların bu hastalığa ilgi duymaları dahi cesaret verici. Parkinsonla bir hayat olduğunu görebilmek de öyle. Hayatın sonuna gelmediğinizi anlıyorsunuz.”

.www.dipar.org
.www.qub.ac.uk

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?

Omega 3 ihtiyacını karşılamada devrim yaratacak besin kaynağı: Mikroalgler