Akıllı sürücü sistemleriyle otoyolda güvenlik sağlanabilecek mi?

Akıllı sürücü sistemleriyle otoyolda güvenlik sağlanabilecek mi?
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Otomobil elektroniği gelişmeye devam ediyor. Aracınız kaza anında kurtarma ekibini arayarak koordinatlarınızı belirtmeli mi? Bir bilgisayarın direksiyonu otopilot gibi kullanması güvenliği arttırır mı? Futuris’in bu bölümünde bu sorulara yanıt arayan bilim adamlarının öyküsüne tanık oluyoruz.

Yaz sezonu, Avrupa’da otoyolların en yoğun olduğu ve kazaların da arttığı bir döneme işaret ediyor. Her yıl Avrupa otoyollarındaki trafik kazaları yaklaşık 30.000 ölüm ve 1,5 milyon yaralanma vakasıyla sonuçlanıyor.

Yeni teknolojiler ise otoyolların daha güvenli hale gelmesi için umut vaad ediyor.

2013 yılında Avrupa Birliği üyesi olmayı bekleyen Hırvatistan’ın Zagrep şehrinde bir Avrupa Birliği araştırma projesi dahilinde kablosuz acil çağrı sistemi üzerine çalışılıyor. Sistem, ciddi bir kaza anında kurtarma ekiplerine direkt olarak haber verebilecek şekilde tasarlanıyor. Hırvatistan’da projeyi yürüten Autoklub’un proje yöneticisi Ante Sarjanoviç, “E-çağrı” adını verdikleri sistemin nasıl çalıştığını anlatıyor: “Bu, sıradan bir araba değil. E-çağrı aletiyle donatılmış bir araba. Bu sistem, aracın içine yerleştirilen bir birim üzerinden, el ile ya da otomatik olarak acil durum çağrısı gönderiyor. Yolun ilerisinde bir kaza olduğuna tanık olursak aracı güvenli bir şekilde durdurabiliyoruz. Sadece e-çağrı düğmesine basmak yeterli.”

Geliştirilen sistem, Avrupa’da ortak çağrı numarası olarak kullanılan 112’ye acil durum çağrısında bulunuyor. Sürücü araçta yer alan mikrofon yardımıyla operatöre bağlanırken e-çağrı sistemi kesin GPS koordinatlarını acil yardım ekiplerine gönderiyor. 112 çağrı merkezi operatörü Gorab Ostojiç, e-çağrı sisteminin işlerini kolaylaştırdığından söz ediyor: “Bu sistem sayesinde kurtarma operasyonu için gerekli bilgilere ulaşmak, çok daha az zaman alıyor.”

Kaza anında kısa sürede uyarı gelmesi, acil yardım ekiplerinin, ambulans, itfaye ya da polisin, olay yerine ulaşması için gerekli süreyi %50 oranında azaltabiliyor. E-çağrının koordinatörlerinden Pavao Britviç, e-çağrı sisteminin kolaylıklarını şu sözlerle doğruluyor: “Kaza kurbanları genellikle panikleyerek bulundukları yeri belirtmekte zorlanabiliyor. Bu sistem insan faktörünün açığını kapatıyor. Kazanın zamanı ve koordinatları anında 112 çağrı merkezine gönderiliyor ve bu şekilde zaman kaybı önlenmiş oluyor.”

“Autoclub” adlı kuruluş, sürücülere teknik yardım ve trafik bilgisi hizmeti sunuyor. E-çağrı sisteminin kuruluşun kaza sonrası trafiğin durumunu yayınlamasına yardımcı olması öngörülüyor. Turizmin geliştiği bölgelerde dil engelinin de bu şekilde ortadan kaldırılması hedefleniyor.

Mühendisler e-çağrı sisteminin Avrupa genelinde uyumu üzerine çalışarak çağrının sınırlar ötesi yapılabilmesi için çabalıyor. Bir sonraki aşamada araba üreticilerinin bu teknolojiyi kaza anında açılan hava yastığına entegre etmesi gerekiyor. Araştırmacılar, sistemi bir simülasyon aracılığıyla, gerçeğe benzer bir sarsıntı yaratarak deniyor.

Avrupa genelinde kullanımı mümkün bir e-çağrı servisinin 2015 yılında uygulamaya koyulması planlanıyor. Hedef, bu tarih itibariyle Avrupa Birliği sınırlarında satışı yapılan tüm araçlarda bu özelliğin olması.

Peki yeni teknolojiler tehlikeyi bertaraf ederek kazaları önlemek konusunda yeterli mi?Almanya’da araştırmacılar, araçların sürücünün direksiyonda olması gerekmeden hızlanmaları ya da durmalarını sağlayacak bir sistem üzerine çalışıyor. Sistem, sensörler yardımıyla aracın kendi başına konumunu ayarlayarak hareket edebilmesini sağlıyor. DLR Ulaşım Sitemleri’nde mühendis olarak görev alan Jan Schomerus, sensörlerin nasıl çalıştığını açıklıyor: “Düğmeye bastığımda, aracı bağımsız moda getirmiş oluyorum. Araç, kendi kendini otomatik olarak sürmeye başlıyor, etraftaki engelleri tarıyor ve herhangi bir engelle karşılaştığında yine otomaitk olarak duruyor.”

Avrupalı bilim adamları ve araba üreticileri, akıllı sürücü sistemini entegre ettikleri çok sayıda prototip üreterek, araç kullanımını daha güvenli ve çevreci hale getirmeye uğraşıyor. DLR Ulaşım Sistemleri Genel Müdürü Karsten Lammer, aracın birçok bölümüne yerleştirilen sensörlerle akıllı sürücü sistemini güçlendirdiklerinden söz ediyor: “Bu arabaya birçok sensör yerleştirdik. Örneğin, şu kısma, ortaya ve diğer tarafa koyduğumuz lazer radarlar geniş açılı bir görünüm yaratıyor. Ön aynanın hemen arkasında ise yol şeridini ve aracın yol şeridindeki konumunu tespit eden bir sistem yerleştirilmiş durumda.”

Araştırmacılar insan ile makina arasındaki etkileşim üzerine çalışmak amacıyla simülatörlerin yardımına başvuruyor. Sürücünün aracını, otomatik sisteme güvenerek kullanmasını sağlamak ise, akıllı araba geliştirmenin en önemli parametrelerinden biri. Lemmer, özellikle bu konunun altını çiziyor: “Otomatik sistemleri geliştirirken sürücü modlarının otomatikten normale ya da tam tersi olarak değiştirilebilmesini göz önünde bulundurmak önemli. Sürücü ve aracın teknik sistemleri arasındaki en iyi görev dağılımını da belirlemek gerekiyor.”

Araştırmalarda kullanılan test araçlarında 60 metre ötedeki tabelaları okuyan bir yardımcı pilot sistemi bulunuyor. Bu şekilde keskin virajları direksiyona dokunmaksızın atlatmak mümkün. Mühendis Martin Hummel, pilot sisteminin nasıl işlediğini anlatıyor: “Yardımcı pilot sistemini devreye geçirdiğimde kontrol panelinde otomatik mod göstergesi yanıyor. Araba, otomatik olarak şeridinde gitmeye devam ederek dönemeçlerde işaretleri takip ediyor.”

Virajlar çok sert olduğunda ise yardımcı pilot kontrolü yeniden sürücüye devrediyor. Otomatik sistemin, şerit değiştirme ve engellerden kaçınma gibi daha fazla fonksiyonla donatılarak geliştirilmesi öngörülüyor.

Sistemde yer alan radar, güvenlik mesafesini korumaya yardımcı oluyor. Diğer yandan aracın, öndeki bir diğer aracın gidiş hızına göre ayarlanmasını sağlayarak trafiğin yoğun olduğu bölgelerde tam otomatik araç kullanımı temin ediyor. Proje mühendisi Matthias Strauss’a göre akıllı sürücü sistemleri konusunda yanıt bekleyen çok soru var: “Halen ucu açık bir çok soru var: Makinenin sürücünün dikkatsizlik hatasını 10 saniye boyunca kapatması yeterli olacak mı, yoksa otomatik sistem daha mı uzun devrede kalmalı? Yüksek hızda giderken sistem etkin bir şekilde çalışacak mı? Araçlar arası iletişim gerçek trafik ortamında ne kadar işe yarayacak?”

Akıllı yardımcı sürücü sistemlerinin piyasaya sürülmesi için halen zaman var. Ancak geleceğin akıllı arabalarına giden yolda araştırmacıların ve araba üreticilerinin çabaları, kuşkusuz önemli rol oynuyor.

http://www.ec.europa.eu/ecall

http://www.haveit-eu.org

http://www.heero-pilot.eu/

eCALL, HeERO and HAVEit projects are co-funded by the European Union

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?

Omega 3 ihtiyacını karşılamada devrim yaratacak besin kaynağı: Mikroalgler