Ülkelerindeki savaşlardan kaçarak Türkiye’den Yunanistan’a ulaşmak isteyen binlerce göçmen bu zorlu yolculukta ya yaşamını yitirdi, ya da aile fertleriyle irtibatı…
Ülkelerindeki savaşlardan kaçarak Türkiye’den Yunanistan’a ulaşmak isteyen binlerce göçmen bu zorlu yolculukta ya yaşamını yitirdi, ya da aile fertleriyle irtibatı kaybetti.
Ölenlerin büyük bir çoğunluğunun kimlikleri hemen tespit edildi ancak sahilde cansız bedenlerine ulaşılanların kim olduklarını belirlemek sanıldığı kadar kolay olmuyor.
Atina’da bulunan bir DNA laboratuvarı göçmenlerin kimliklerinin belirlenmesinde önemli bir rol oynuyor. “Daha fazla uluslararası işbirliğinde bulunulması” gerektiğini savunan laboratuvar başkanı ise ortak veritabanlarının kurulması için çağrı yaptı:
Bize Samos Adası’nda bulunan bir örnek gönderildi. Nereden geldiğini bilmiyorlardı. Hangi ve nerede batan gemiden alındığı konusunda bir bilgileri yok. Veritabanımız sayesinde bu örneğin Kalolimnos Adası’nda batan bir gemiyle ilişkili olduğunu tespit ettik. Sadece bu şekilde kimliği doğrulayabilirdik. Veriler bir araya getirilmesiydi asla kimlik tespit edilemezdi.”
Penelope Miniati’nin ekibinin doğrudan cesetlerle erişimi bulunmuyor ancak ekip, bulunan eşyalar, ölen veya kaybolanların yakınlarının kendilerine gönderdikleri eşyaları ve üzerindeki DNA izlerini karşılaştırarak kimlik tespit etmeye çalışıyor. Ekip göçmen yakınlarını ailelerinin kaderleri hakkında onları bilgilendirmenin insani görevleri olduğunu söylüyor:
Geçtiğimiz Ekim ayından bu yana Atina sahil güvenlik ekipleri 647 kişinin cesedine ulaştı, ancak ölenlerin bir çoğunun ailesi Yunanistan’da olmadığından kimlikleri tespit edilemedi.
Sahilde cesetleri bulunan göçmenlerin kimlikleri tespit edilene kadar Midilli Adası’ndaki mezar taşlarına kimlik numarası, cesedin bulunduğu tarih ve ölünün tahmin edilen yaşı yazılacak.