Avrupa Birliği uzun vadeli ortak iklim strateji anlaşmasını zamanında tamamlayabilecek mi?

AB zirvesinden bir görüntü
AB zirvesinden bir görüntü © Reuters
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Avrupa Birliği liderleri iklim krizine yönelik ortak planı 2020 yılının başlarında ortaya koymak için uğraşıyor. Birliğin 2050 hedefini netleştirecek olan anlaşmanın oldukça iddialı bir hedefi var: 30 yıl içinde tüm üye ülkeleri karbon-nötr hale getirmek. AB bu anlaşmayı zamanında yapabilecek mi?

REKLAM

Avrupa Birliği liderleri, iklim krizine yönelik iddialı bir planı 2020 yılının başlarında ortaya koymak için çalışıyor. Birliğin 2050 hedefini netleştirecek olan anlaşmanın oldukça iddialı bir amacı var: 30 yıl içerisinde tüm üye ülkeleri karbon-nötr hale getirmek.

Bu anlaşmanın detaylarına ilişkin görüşmeler Haziran'ın üçüncü haftası Brüksel'de gerçekleşecek olan zirvede masaya yatırılacak. Finlandiya'nın 6 aylık dönem başkanlığını devralacağı zirvede konuşulacak olan tasarı halindeki metne göre, tüm üye ülkelere "İklim dostu bir AB'ye geçişi desteklemek için şartların, mali desteklerin, sübvansiyonların, siyasi ve teknik çerçevelerin geliştirilmesi" için çağrıda bulunulacak.

Tasarıda; 2050 hedefinin gerçekleşebilmesi için gerekli olan 'uzun vadeli AB stratejisi'ni Avrupa Konseyi'nin 2020'nin başında oluşturmuş ve onaylamış olması arzu ediliyor. Her ne kadar '2020 başları' denerek kesin bir tarih verilmemiş olsa da konuya ilişkin tartışmaların Aralık 2019'daki AB zirvesinin ağırlıklı olarak bu noktaya odaklanması için belli bir baskı oluşturduğu görülüyor.

Paris İklim Antlaşması şartları altında AB, Aralık 2020'ye kadar uzun vadeli bir strateji anlaşmasına imza atmak durumunda. Buna ilişkin ilk teknik strateji çalışması Avrupa Komisyonu tarafından Kasım 2018'de oluşturulmuştu.

Parlamento seçimi sonuçlarının etkisi oldu

İklim krizine ilişkin siyasetçilerin son haftalardaki tutumları, Mayıs ayında gerçekleşen Avrupa Parlamentosu seçimleri sonuçlarından etkilendiklerini gösteriyor. Başta Almanya olmak üzere pek çok ülkede önemli ölçüde güç kazandığı anlaşılan Yeşiller hareketinin politikaları artık merkez siyasette daha fazla telaffuz edilmeye başlandı.

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Üyesi Alman Parlamenter Sven Giegold

Euronews Türkçe'ye konuşan AP Yeşiller Grubu üyesi Alman Parlamenter Sven Giegold ise Almanya'da büyük koalisyon denen Hristiyan Demokratlar ve Sosyalistlerin seçimler sonrası mesajı gayet iyi aldığını ancak icraat yerine meselenin hala lafla geçiştirildiğini söyleyerek AB'yi güvenilir yapacak olan stratejinin 2050'yi beklememek olduğunu şu sözlerle ifade etti:

"Bu konuda inanılır ve güvenilir olmak için önce hali hazırda varolan 2020, 2025, 2030 stratejilerine yönelik sağlam adımlar atıldığını görmemiz gerekiyor. AB'nin inanılırlığı 2050 eylem planından çok bu planların gerçekleştirilmesinde yatıyor. Almanya ile birlikte bazı ülkeler, konulmuş olan hedeflerin oldukça gerisinde yer alıyor çünkü köhnemiş ama güçlü lobisi olan endüstrilere ve çıkar gruplarına dokunmaya kimse cesaret edemiyor."

Alman siyasetinde iklim konusunda ciddi bir düğüm oluştuğunu ve farklı çıkarlar nedeniyle kimsenin adım atamadığını dile getiren Giegold, Almanya'nın iklim konusunda güvenilir bir aktör olmaktan çıktığını ileri sürdü. Giegold, hükümetlerin bu konuda adım atmaları için mutlaka birilerinin ayağına basması gerektiğini, bu işi hayata geçirmenin başka bir yolu olmadığını aktardı.

Avrupa BM zirvesine eli boş mu gidecek?

Önümüzdeki hafta Brüksel'de düzenlenecek olan liderler görüşmesi ise Eylül ayındaki Birleşmiş Milletler zirvesine AB'nin tamamlanmış bir anlaşma metni ile gitmesi için son fırsat olacak.

BM'deki bu zirve, ülkelerin ne kadar hazır olduklarını ve bu meseleye ne kadar önem verdiklerini göstermek için aynı zamanda bir samimiyet testi olarak algılanıyor. Örneğin dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan Japonya 2050'ye kadar ülkenin tamamen karbon salınımını ortadan kaldıracağını taahhüt ettiği bir eylem planı ile BM'ye gidiyor.

Ne var ki, başta AB kurumlarının yeni başkanlarını seçme işi olmak üzere zirve gündemi oldukça yoğun. Bu sebeple iklim anlaşması üzerinde uzlaşının haftaya çıkması beklenmiyor.

İklim krizi konusunda AB kurumlarının başındaki isimler genel bütçenin en az yüzde 25'inin bu kaleme ayrılmasını amaçlıyor ancak konunun genel bütçe tartışmalarını sıkıntıya sokabileceği belirtiliyor. Avrupa Komisyonu sırf bu nedenle 2019 yılı içerisinde ek bir zirve yapılması için şimdiden çağrıda bulunuyor.

Hangi ülkeler 2050 stratejisini destekliyor?

Farklı şekillerde de olsa AB içerisinde şimdiden 12 ülke prensipte bu iddialı anlaşmaya onay veriyor. Mayıs ayında Belçika, Danimarka, Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Portekiz ve İspanya ortak bir bildiri imzalayarak 2050'ye kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine tam destek verdiklerini duyurmuştu.

Finlandiya hükümeti kendilerinin 2050'yi beklemeyeceğini ve ülkelerine hedef olarak 2035 yılını koyduklarını açıkladı. İstifa etmeden önce İngiltere başbakanı Theresa May'in son siyasi kararı da 2050 hedeflerine ülkesinin uyacağını belirtmesi olmuştu. Letonya ve Slovenya da bu konuda hedeflere uymaya hazır.

Daha önce anlaşmaya soğuk bakan İtalya da artık benzeri şekilde bu hedefte bir anlaşmaya destek verecek gibi görünüyor ancak İtalya'nın pozisyonu henüz netleşmiş değil.

Bulgaristan, Hırvatistan, Çekya ve Polonya gibi ülkeler ise anlaşma içeriğine ve hedeflerine kuşkucu yaklaşıyor.

Şu an için anlaşmanın önündeki en büyük engeli Giegold'un da ifade ettiği gibi Almanya oluşturuyor. Almanya önce kendi gerçekçi stratejisini ve takvimini oluşturmak ondan sonra buna uygun düşüyorsa AB stratejisini onaylamak istiyor. Merkel hükümetinin var olan iklim stratejisini 2019 sonunda güncellemesi planlanıyor.

Mayıs ayında konuya ilişkin konuşan Şansölye Angela Merkel "Mesele bu hedefi koyup koymayacağımız değil, bu hedefe nasıl varacağımız" ifadesini kullanmıştı.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Uluslararası şirketlerin AB Konseyi dönem başkanlığına sponsor olması ne gibi sorunlara yol açıyor?

"Yokoluş İsyanı" iklim değişikliğine karşı Londra'da eylemlerini sürdürüyor

AB, Dijital Piyasalar Yasası kapsamında Apple, Facebook ve Google'a soruşturma açtı