Kavala'dan tutukluluğunun 2. yılında mektup: "Yargılama sürecine paralel bir infaz gerçekleşiyor"

Osman Kavala'dan hapishaneden mektup
Osman Kavala'dan hapishaneden mektup © Anadolu Ajansı
© Anadolu Ajansı
By euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Kavala'dan tutukluluğunun 2. yılında mektup: "Yargılama sürecine paralel bir infaz gerçekleşiyor"

REKLAM

Gezi Davası kapsamında tutuklanan ve müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan işadamı Osman Kavala tutukluluğunun ikinci yılında bir mektup kaleme aldı.

Kendi internet sitesinde yayımladığı mektubunda yargı bağımsızlığının eksikliğine vurgu yapan Kavala, yargı sürecine paralel olarak bir infazın gerçekleştiğini savundu.

Beraberindeki 16 sanık ile birlikte "protestoları örgütlemek, finanse etmek ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek’’ ile suçlanan Kavala mektubunda suçlamaların delile dayanmadığı ve örgütsel bir bağ bulunmadığının yeteri kadar açıklık kazandığını belirtiyor.

Mektubuna "Eziyet dönemini az hasarla geçirmeye çalışıyorum" diyerek başlayan iş adamı, "karşı komşusu" Eren Erdem'in tahliyesine de çok sevindiğini dile getiriyor. 

İşte Kavala'nın mektubu:

Silivri’de ikametimin ikinci yılı tamamlandı. Eşimin, ailemin ve tüm dostların desteğiyle bu eziyet dönemini en az hasarla geçirmeye gayret ediyorum.

Buradayken komşularımın, tanıdıklarımın tahliye edilmeleri karamsarlığımı hafifletiyor. Karşı komşum sevgili Eren Erdem’in tahliye olmasına çok sevindim. Bizim mahkemede üç celse gerçekleşti. Yapılan savunmalarda suçlamaların delile dayanmadığı, suçlananların şiddete yönelik hiçbir faaliyette bulunmadıkları, aralarında da örgütsel bir bağ bulunmadığı bence yeteri kadar açıklık kazandı.

Savunma avukatları, kurgusu, hukuk dışı yapılan telefon dinlemeleri ve ihbar mektuplarıyla, bu iddianamenin Gülencilikle suçlanan polis ve savcıların çalışmasına dayandığını ortaya koydular.

Bu iddianame adalete hizmet işlevini yerine getirmekten uzak; Gezi Protestolarına katılanları itibarsızlaştırmaya ve benim tutukluluğumu devam ettirmeye yarıyor. Bu iddianamenin savunulmasının yargıyı yanıltma yöntemlerine ve bunları üreten anlayışa onay verilmesi anlamına geldiğini düşünüyorum.

İddianamede temel deliller olarak kullanılan, ama delil niteliği taşımayan, hukuksuz biçimde elde edilmiş telefon konuşmalarıyla benim ve diğer suçlananların cezaya çarptırılmasının mümkün olmayacağını hakimlerin de gördüklerine eminim. Ancak, olsa olsa kısa tutuklamalar için geçerli olabilecek, 'tutuklama için kesin delil gerekmez' akıl yürütmesi sonucu tutukluluğum uzatılmakta, yargılama sürecine paralel bir infaz gerçekleşmekte.

TBMM’de kabul edilen yargı reformu paketinin hazırlanış nedenlerinin en önemlisi yargısal tasarrufun meşruiyetine zarar veren temel hak ve özgürlüklere yapılan orantısız müdahaleler olarak açıklanmıştı. Kanaatimce tutuklama sürelerine sınır konması, bu vahim durumu gidermeye yetmeyecek zira, temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahalelerin meşruiyet zemininden uzaklaşmasının asıl nedeni tutuklama sürelerinin uzaması değil; tutuklama sürelerinin uzaması sorunun nedeni değil sonucu.

Sorunun kaynağında somut delil ortaya konmadan ağır suçlamaların yapılmasını, tutuklama ve mahkumiyet kararları verilmesini meşru gören bir tavır, hukuku araçsallaştıran bir anlayış bulunuyor.

Gerçek bir yargı reformu için kişi özgürlüğünün en temel insan hakkı olduğunun kabul edilmesi gerekir. Bu olursa, hiç kimsenin, hiçbir siyasetçinin ya da kamu görevlisinin, bu kutsal hakka keyfi olarak müdahale etme yetkisine sahip olmadığı anlaşılacaktır.

Osman Kavala

1 Kasım 2019

Kavala Gezi Davası'nda ne ile suçlanıyor?

Dava iddianamesinde Kavala’nın üyesi olduğu Açık Toplum Vakfı’nın George Soros bağlantılı Açık Toplum Enstitüsü ile ilişkili olduğu ve bu enstitünün çeşitli ülkelerde isyanlar kurguladığı anlatılıyor. Ancak Kavala'nın tutukluluğunun sebebi sadece Gezi iddiaları değil. Kavala aynı zamanda "15 Temmuz'un planlayıcıları ile irtibat halinde olmakla" suçlanıyor.

Gezi protestoları nasıl başladı?

2013 yılında İstanbul Taksim’de başlayan Gezi Parkı protestoları, Türkiye’nin en büyük sokak eylemlerinden. Gezi Parkı'na Topçu Kışlası'nın yeniden yapılmasını engellemek isteyen eylemciler, Gezi Parkı'nı ve Taksim Meydanı'nı işgal etti.

Yaklaşık üç hafta süren eylemler, Türkiye’nin 81 ilinden 79’una yayıldı. Bu süre boyunca eylemlerde biri polis, 8 kişi yaşamını yitirirken, 10 bine yakın kişi de yaralandı.

Gezi eylemlerinin üzerinden çok geçmeden aralarında Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun bulunduğu 26 kişi hakkında Mart 2014’te ‘örgüt kurmak ve yönetmek’ suçlamasıyla ilk dava açıldı. 29 Nisan 2015’te İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tüm sanıkların beraat etti.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Avrupa Arkeologlar Birliği'nden Osman Kavala'ya ödül

Gezi davasında ara karar: Osman Kavala'nın tutukluluk haline devam

AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta: Can Atalay'ın milletvekilliği düşecek