İran gerilimi bölgeyi nasıl etkileyecek? ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı artacak mı?

ABD, İran ve Türkiye bayrakları
ABD, İran ve Türkiye bayrakları © euronews
By Eylem Yılmaz
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Hem Irak hem de İran’ın komşusu, NATO üyesi, ABD müttefiki Türkiye, bölgesinde yaşanan bu gelişmelerden nasıl etkilenir? Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Fuat Keyman, uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel ve Sezin Öney euronews Türkçe için değerlendirdi.

REKLAM

ABD'nin İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi Bağdat'ta öldürmesi bölgede gerilimi arttırdı.

“İran’ın en güçlü ikinci ismi” olarak anılan Kasım Süleymani suikastı ardından savaş dahil tehlikeli pek çok senaryo gündeme geldi. Suikasta karşılık olarak İran, Süleymani’nin defni sırasında ABD’nin Irak’taki Ayn el Esad Hava Üssü ile Erbil'deki askeri üssünü hedef aldı. Bu saldırının ardından “80 ABD askeri öldü” iddiasında bulunan İran’ı ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray’da yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında yalandı. Trump, “Başkan olduğum sürece, İran nükleer silah sahibi olamayacak. Hiçbir Amerikalı ya da Iraklı hayatını kaybetmedi” dedi. NATO’dan Orta Doğu’daki duruma daha fazla müdahil olmasını isteyen Trump, İran’ın üslerine düzenlediği saldırılara da ekonomik yaptırımlarla karşılık vereceğini dile getirdi.

Peki, şimdi ne olacak? Sahada neler değişecek? Bu gelişmeler bölge için ne ifade ediyor? Hem Irak hem de İran’ın komşusu, NATO üyesi, ABD müttefiki Türkiye, bölgesinde yaşanan bu gelişmelerden nasıl etkilenir? Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Fuat Keyman, uluslararası ilişkiler uzmanı Soli Özel ve Sezin Öney euronews Türkçe için değerlendirdi.

Soli Özel ve Sezin Öney, ABD’nin Süleymani suikastının ardından çok yoğun bir diplomasi trafiği yaşandığını, taraflara gerilimi düşürmeleri yönünde pek çok yerden uyarı yapıldığını belirtiyor. Özel, tansiyonun düşürüldüğü görüşünde: "Çok spekülatif olur belki ama bu işin bir koreografisinin de olduğunu düşünmek çok da gerçek dışı olmaz. Sonuç olarak iki üssün bombalanmasında Amerikalılar; ‘tedbirimizi aldık’ demiş. Ağır bir bombardıman yapıyorsunuz kimse ölmüyor filan… İran, kendi halkına dönüp; 'Cevabı verdik' dedi. Trump da; 'Hiçbir şey yapamadılar çünkü biz çok güçlüyüz. Savaşı başlatmak için değil bitirmek için bu eylemi gerçekleştirdik' dedi."

Her iki taraf da kendi iç kamuoyuna mahcup olmadan bu rauntta tırmanmayı durdurdu, hatta tansiyonu düşürdü.
Soli Özel
Uluslararası ilişkiler uzmanı

Sezin Öney ise; “İran, ABD’ye tansiyonu düşürmesi top atmış oldu. Ancak Trump tam olarak tansiyonu düşürmedi. Askeri bir tedbirden çok ekonomik olarak yaptırımların artacağından bahsetti. NATO’yu davet etti. Bununla aslında dünyaya yeni bir soğuk savaş çağrısı yapmış oldu” diyor.

Prof. Fuat Keyman’a göre ABD’nin hamlesi çok amaçlı: “İran devletinin güvenlik ve istihbaratının başında bulunan çok önemli bir aktörü öldürdüler. Bu başlı başına önemli bir nokta. İkincisi; suikastın Irak’ta olmasının Sayın Cumhurbaşkanı’nın da bir televizyon programında vurguladığı gibi önemle üzerinde durulmalı. Irak, hem Kürt aktörler, hem Sünni aktörler hem de Şii aktörlerin olduğu, İran’ın yönetiminde etkili olduğu bir ülke. Son dönemde İran’ın içinde olan başkaldırıların Irak’ta Şii nüfusun olduğu yerde olduğunu da hesaba katarsak hem İran’ın Irak’taki gücünü ve etkisini azaltmak hem de buradaki Kürt ve Suudi unsurlarla Amerika arasındaki ilişkiyi pekiştirmek amacını da güden bir eylem oldu. Üçüncüsü Trump’ın yönetime gelmesinden itibaren başlayan İran’ın çerçevelenmesi, etkisiz hale getirilmesi. Bu bağlamda Orta Doğu’daki güç ilişkileri temelinde Suudi Arabistan, Mısır ve Amerika birlikteliğinde yeni bir güç ekseni çizilmesi ve Türkiye’nin de buraya katılmaya zorlanması gibi bir düşünce tarzının da hayata geçirildiği görülüyor. Bu noktalar bağlamında düşündüğümüz zaman ABD, İran’la ilişkilerinde çıtayı çok yükseltti. İran’dan etkili bir yanıt almamış olduğunu görürsek esasında İran’ın Orta Doğu’daki gücü ve etkisini de ölçen bir suikast. O yüzden çok önemli ve çok amaçlı eylem olduğunu söyleyebiliriz”.

Trump’ın NATO daveti İran’a karşı yeni bir soğuk savaş süreci ifade ediyor.
Sezin Öney
Uluslararası ilişkiler uzmanı

Keyman’ın “yeni bir güç ekseni çizilmesi” tanımını Sezin Öney genişletiyor: “Trump’ın NATO daveti İran’a karşı yeni bir soğuk savaş süreci ifade ediyor. Yeni bir soğuk savaş derken ideolojik kamplardan bahsetmiyorum. Komünizm-Kapitalizm gibi bir ayrımdan çok İran ve İran gibi ülkeler -bunları nasıl adlandırırsanız- ve ABD tarafında olan ülkeler gibi bir ayrım. Ya bizdensin ya onlardan gibi tanımlayabiliriz. İran’da bunun başka bir türünü yapıyor. ABD’yi “haydut devlet” olarak tanımlaması, “Trump rejimi” demeleri... Onlar da aslında ibreyi tersine çevirip ABD’nin radikal olan taraf olduğunu öne sürüyorlar. Bu kapsamda İran’ın da benzer bir çağrısı var. Dünyayı, özellikle kendi bölgesini, batı Asya’yı kendisine destek olmaya çağırıyor”.

“IŞİD yeniden piyasaya çıkıyor”

Peki, Türkiye bu denklemin neresinde olacak? Doğu-Batı arasında bir tercih yapma zorunluluğu mu doğdu?

Soli Özel’e göre “Türkiye böyle bir yol ayrımında değil”: “Ancak suikastı onaylamasa da Ankara’nın da İran’ın hem Irak hem Suriye’de bu kadar güçlenmesinden mutluluk duyduğunu sanmıyorum.” ABD-İran ilişkileri için ise; “Türkiye, açıktan taraf olmayacaktır ve olmamalıdır kanısındayım. Ancak Ankara açısından da önemli sorun Irak’ta devletin çökmüş olmasıdır. Bu durumda güneydeki karmaşa Türkiye’yi de etkileyecektir. ABD askerlerini hemen çekmese bile KBY zor durumda kalacaktır. Mezhepçilik aşılıyor derken, Iraklı Şiiler İran temsilciliklerini yakarken ABD’nin suikastı Şiileri birleştirdi. Bundan sonra Sünnilere ve Kürtlere yönelik nasıl bir yaklaşım söz konusu olur göreceğiz. Ayrıca IŞİD yeniden piyasaya çıkıyor” diyor.

Sezin Öney’e göre Batı dışı ittifak çağrılarına “bir sempati var”: “Fakat gerçekten iş ciddiye bindiğinde bu hem kendi içinde çok büyük bir çatırdamaya yol açabilir hem de ekonomisinde çok büyük bir sarsıntı yaratır. Türkiye, Batı dışı çağrıları Batı'ya karşı bir koz olarak kullanırken Batı’daki yerinden de hiç vazgeçmedi”.

İran’la çatışmanın yükselmesi ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacını arttıracak.
Prof. Fuat Keyman
Uluslararası İlişkiler Profesörü

Prof. Keyman ise durumun Türkiye’nin avantajına olduğu görüşünde: “İran’la çatışmanın yükselmesi ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacını arttıracak. Bu sefer özellikle Suriye’de Kürt aktörlerle ilişkisindeki şüpheler Türkiye’nin elini bağlayacaktır. Rusya’yla ilişkileri de önemli olacaktır. Türkiye burada dengeyi nasıl kuracak göreceğiz. İki güç arasında Türkiye çok zorlanacaktır.”

Fuat Keyman, NATO’nun Trump’ın çağrısına uymasının da Türkiye’nin çıkarına olacağını da belirtiyor. Ancak Soli Özel aynı görüşte değil: “Trump bunu NATO’ya danışarak mı söyledi yoksa “artık çekiliyoruz buraların güvenliğini NATO sağlasın” mı dedi bilemiyorum. NATO, olsa olsa bir barış gücü olarak orada bulunabilir. O zaman ortada korunacak bir barışın olması gerekir. NATO, bir işgal gücü olmaz.”

Sezin Öney de Özel’le aynı görüşü savunuyor: “NATO’nun doğru düzgün bir açıklamasını görmedik. AB’nin de olmadı. Duruma müdahil olmak istemiyorlar. Düşman tanımında daha çok Rusya kısmında kalmış gibiler. İran’a rotalarını çevirmek istemiyorlar. AB nükleer anlaşmadan ümidini kesmiş de değil. İran’la bunu sürdüremeye çalışacaktır. Yani İran’ın ABD’nin doğal müttefiki AB ile işbirliği içinde olduğunu görebiliriz. Bu işin ironisi olur”.

“Türkiye’yi yönetenlerin elleri sıkışmış durumda”

Peki, bu gelişmeler Kürtler için ne anlama geliyor? Türkiye’nin kendi içindeki mevcut Kürt politikası ne kadar sürdürülebilir? Kürt sorunu kapsamında yeni bir gelişme yaşanabilir mi?

Sezin Öney; “Türkiye boyutunu düşünmek zor” diyerek Irak’taki olası gelişmeleri şöyle sıralıyor: “ABD’nin Irak’ta çekilebileceği tek yer Irak Kürdistan'ı. ABD askerlerini, stratejik ilişkilerini kendi müttefikleriyle korumaya çalışacaktır. Burada da Irak Kürdistanı ön plana çıkıyor. Irak’ta, İran’ın etkisi artacağına göre ülkenin parçalanma süreci hızlanacak. Kürdistan gerçeğinin önü, resmi bir Kürdistan kurulmasının önü ciddi anlamda açılmış oluyor. Bu bir yandan Kürtler için ciddi bir risk. Zaten İran’la sorun yaşıyorlardı, onları hedef haline getirecektir. Yine bir sürü oyun göreceğiz.” Soli Özel ise; “KBY, ABD ayrılırsa korumasız kalır. Bu durumda varlığını nasıl koruyacağı konusuna odaklanır. Burada Türkiye’nin KBY’ye nasıl baktığı, bakacağı her iki taraf açısından da önem taşıyacaktır” görüşünde.

Prof. Fuat Keyman’a göre “Türkiye’yi yönetenlerin elleri sıkışmış durumda” ve kendi içinde Kürt sorununu çözmeli: “ABD, Kürtler ilişkisinde etki alanları güçlenecektir. Trump, Türk-ABD ilişkilerinde yumuşamayı da Erdoğan’dan isteyecektir. Rusya açıktan olmasa da İran’ı destekleyecektir. Türkiye’ye karşı İdlib kartını kullanacaktır. Süleymani suikastı Türkiye’nin ABD-Rusya arasında kurması gereken dengenin ne kadar önemli olduğunu ve bir o kadar da zor olabileceğini gösterdi. Hep söylüyoruz; kendi içimizde ve Irak ve Suriye ile ilişkilerde Kürt meselesini çözmedikçe dış politikada, bölgesel ve küresel ilişkilerde etkisi ve kapasitesi azalıyor. Daha fazla köşeye sıkışıyor. İdlib’de de bir istikrar sağlanmazsa mültecilerle ilgili endişeleri 300 bin mülteci olduğunu söyledi ki bunların çoğunun cihatçı olduğu söyleniyor bunu Türkiye’nin hazmetmesi mümkün değil. Türkiye’yi yönetenlerin elleri biraz sıkışmış durumda”.

Qries
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İran füze fırlattıktan sonra da Lufthansa, THY ve birçok firma Tahran’a uçmaya devam etti

Trump: Can kaybımız yok, İran tavır değişmezse ekonomik yaptırımla cevap veririz

G-7'den İran'a uyarı: Rusya'ya füze verirsen yeni yaptırımlar yolda