65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı sonrası yaş ayrımcılığı; uzmanlar ne diyor?

65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı sonrası yaş ayrımcılığı; uzmanlar ne diyor?
© Türkiye nüfusunun yüzde 9'unu 65 yaş üstü yaşlı nüfus oluşturuyor.
© Türkiye nüfusunun yüzde 9'unu 65 yaş üstü yaşlı nüfus oluşturuyor.
By Menekse Tokyay
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Türkiye nüfusunun yüzde 9'unu oluşturan 65 yaş üstü yaşlı nüfusa sokağa çıkma sınırlaması getirilmesi, iyi yönetilmezse ayrımcılık tehlikesini doğurabilir.

REKLAM

Koronavirüs salgını toplumsal alışkanlıkların yeniden gözden geçirilmesine neden olurken, geçen cumartesi akşam saatlerinde alınan bir kararla, Türkiye genelinde 65 yaş ve üstü olanlar ile kronik rahatsızlığı bulunanların ikametlerinden dışarı çıkmaları yasaklandı ve yasağa uymayanlara 3 bin 150 TL para cezası uygulanmasına karar verildi.

Yasak; Türk Ceza Kanunu’nun 195'inci maddesinde yer alan “Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” ibaresine dayanıyor.

Merkezi İstanbul’da bulunan 65+ Yaşlı Hakları Derneği, koronavirüs salgını karşısında yaşlıların kırılgan haline dair yaptığı açıklamada, “Birlikte hastalıktan korunmayı, birlikte iyileşmeyi becerebiliriz. Yaşlılar, aile fertleriyle, komşularıyla, destek aldıkları kişilerle bir acil durum planı yapmalı” diyor.

İçişleri Bakanlığı genelgesiyle, 65 yaş üstü kamu görevlileri, belediye başkanları, sağlık çalışanları ve eczacılar sokağa çıkma yasağı kapsamından çıkarıldı.

Ancak, 65 yaş üzeri yurttaşların salgına karşı daha kırılgan oldukları düşüncesiyle dolaşım hakkının sınırlandırılması, bir yandan bu kesimi virüsün etkilerinden korumayı hedeflerken, bir yandan da yaş ayrımcılığına (ageism) dönüşmemesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Zira, evsiz yaşlılar, emekli maaşıyla geçinemediği veya sosyal bir güvenliği olmadığı için 65 yaşın üzerinde olmasına karşın çalışmak zorunda olanlar da bu sınırlandırma kapsamında yer alıyor.

Dolayısıyla, bir gecede duyurulan ve birkaç saat içerisinde de uygulamaya konan yasağın etkin bir kamusal politika ve iletişim stratejisiyle desteklenmemesi ve toplumun birçok kesiminde, yasaktan önce farklı sebeplerle sokakta bulunan yaşlılarla dalga geçen videoların sosyal medyada paylaşılmasına dek varan bir alay dalgasının oluşması, getirilen eleştirilerin başında yer alıyor.

Eylül 2018’de İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan “Yaşlanma ve Yaşlılık: Disiplinler arası Bakış Açıları” konulu derleme çalışma, yaş ayrımcılığı sorununa istihdam ve sosyal ilişkiler açısından kapsamlı bir şekilde dikkat çekmişti.

Bilgi Üniversitesi’nden yaşlılık çalışmaları konusunda uzman, sosyolog Prof. Kenan Çayır’a göre, yaşlıların bu süreçte korunmaları gerektiği konusunda bir konsensüs var ama bu sürecin nasıl yönetileceğine dair bir uzlaşıya varılabilmiş değil.

Yaşlıların bu süreçte korunmaları gerektiği konusunda bir konsensüs var ama bu sürecin nasıl yönetileceğine dair bir uzlaşıya varılabilmiş değil
Kenan Çayır
Prof.

Nüfusun yüzde 9'u 65 yaş üstü

Resmi verilere göre, Türkiye'de yaşlı nüfus 5 yılda yüzde 21,9 oranında artarak geçtiğimiz yıl 7 milyon 550 bin 727 kişi oldu. Türkiye, yaşlı nüfus oranına göre dünyada 66. sırada bulunuyor. Nüfusunun yaklaşık yüzde 9’unun 65 yaş üstü nüfustan oluşan Türkiye’de yasağın uygulanma detayları önem taşıyor.

Yaşçılık (ageism), insanların sadece yaşlarından dolayı istihdamda, sosyal ilişkilerde ve hizmet alımında ayrımcı davranışlara maruz kalmaları anlamına geliyor.

euronews Türkçe’ye konuşan Çayır, “Yaşlanan bir dünyada yaşçılığın bir ayrımcılık ideolojisine dönüşme riski var. Kadınlar kadın, göçmenler göçmen olduğu için kalıpyargılara maruz kalırken, insanlar da yaşları yüzünden çeşitli damgalara konu olabiliyorlar. Bu tıpkı taciz davalarında kadına yöneltilen “o saatte sokakta işin neydi” sorusuna benziyor. Bugünlerde gördüğümüz biraz da bu. 65 yaş üstündeyseniz, zaten evde kalmanız, atıl ve pasif olmanız, çalışmamanız gerekiyor şeklinde bir görüş var ve bu da sosyal medyada nefret söylemine dönüşüyor” diyor.

"Kurbanı suçlama" tehlikesi

Koronavirüs salgınında ölenlerin büyük kısmının yaşlı olmasından dolayı hiçbirisi kamu sağlığı önlemlerine dikkat etmiyormuş gibi bir algı yaratılmaması gerektiğine dikkat çeken Çayır, meselenin “kurbanı suçlama” boyutuna değiniyor.

“Mesele, yaşlılık değil. Asıl sorun sosyal sistemde ve yaşlılığın algılanmasında. 65 yaş üstü nüfusun bir kısmı yaşlılıkla birlikte çalışmadıklarına yoksullaşıyorlar” diyor Çayır.

Dolayısıyla, 65 yaş üstünü istihdam sektöründe kalmaya zorlayan sebeplerin başında, maddi olanakların azlığı geliyor. Zira en düşük emekli maaşı yeni yapılan zam ile 1500 TL seviyesine getirildi.

Kalkınma Bakanlığı, 2014-2018 yıllarını kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’na yaşlanmayı da dahil etmiş, yaşlı yoksulluğu, aktif yaşlanma, yaşlılıkta psiko-sosyal yaşam ve kuşaklar-arası dayanışma konularında hedefler belirlemişti. Bununla birlikte Türkiye’de halen yaşlı bakım hizmetleri yeterli düzeyde değil.

KONDA araştırma şirketinin 2019 Aralık ayı verilerine göre, 65 yaş üstü nüfusun yüzde 17’si tek başına yaşıyor, yüzde 13,4’ü halihazırda bir işte çalışıyor.

Çayır’a göre, yaşlı nüfusa sokağa çıkma yasağı uygulanma sürecinde, büyük genellemelere gidilmesi, yaş ayrımcılığının yaygınlaşması, kurbanın suçlanmaması, etiketleyici söylemlerin yayılması hukuki metinlerden daha büyük sonuçlar doğurabilir.

“Sivil toplumun bu konuda çok büyük deneyimi var. Özellikle İhtiyaç Haritası gibi oluşumlar, deprem sırasında sivil toplumun yaşlı nüfusun ihtiyaçlarına nasıl etkin şekilde eriştiğini kanıtladı. Dayanışma ağlarının büyümesi, toplum olarak bir arada olmamızı sağlar. Medya da bu süreçte suçlayıcı mı yoksa dayanışma ağlarını güçlendirici bir dil mi kullanacağına karar vermeli” diye ekliyor Çayır.

REKLAM

Türkiye’de haftasonu düzenlenen ve koronavirüs salgınına çözüm bulmak üzere 1500’e yakın katılımcının Facebook üzerinden beyin fırtınası yapıp proje ürettikleri “Coronathon Türkiye” projesinin bir benzeri geçtiğimiz günlerde yaşlı nüfusun ağırlıkta olduğu Estonya’da düzenlenmiş, yaşlılara salgın sırasında yardım ağlarının güçlendirilmesine dair projeler ön plana çıkmıştı. Hackathon’un Türkiye ayağında da salgın sürecinde yaşlılara yönelik sosyal dayanışma ağları konusunda birçok ekip çalışma yürüttü.

Belediyelerden yaşlılara destek

Bu süreçte bazı belediyeler evlerinde kalan yaşlılara sıcak yemek, şişe su ve hijyen paketi getirme uygulaması başlatırken, bazı belediyeler de Valilik’in görevlendirmesini bekliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, paylaştığı tweette, “Temel ihtiyaçlarınızı internetten sipariş edemiyorsanız ya da yardım edecek kimseniz bulunmuyorsa ALO 153 ile bu süreçte yanı başınızdayız. Sizin evde kalmanız ve sağlığınız her şeyden önemli” dedi. Öte yandan, Maltepe’de yaşayan ve evinde sıcak yemeği olmayan 65 yaş üstü ihtiyaç sahibi vatandaşlara kahvaltı dahil haftanın 7 günü 3 öğün sıcak yemek desteği verilecek.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da, 65 yaş üstü vatandaşların ihtiyaçlarını sağlamak için market ve kuryelerle görüştüğünü ve yakında tüm iletişim bilgilerini konumlarıyla beraber yayınlayacaklarını duyurdu.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Karadeniz'de çay hasadı Covid-19 gölgesinde başladı: Çay yapraklarını yerli işçiler topluyor

Canlı Anlatım | Sağlık Bakanı Koca: Son 24 saatte 7 kişi hayatını kaybetti, 293 yeni vaka görüldü

Brezilya polisinden Bolsonaro'ya 'aşı kayıtlarında sahtecilik' suçlaması