Diyanet'ten tepki çeken 'depremzede evlatlık' fetvasıyla ilgili açıklama

Hatay'da depremzede çocuklar
Hatay'da depremzede çocuklar © BULENT KILIC/AFP or licensors
© BULENT KILIC/AFP or licensors
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Tepkiler üzerine cumartesi günü bir açıklamaya yayınlayan Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre evlat edinme konusunda verilen cevap 'çarpıtıldı'.

REKLAM

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Kurulu, Kahramanmaraş'ta meydana gelen ve büyük yıkım ve can kaybına yol açan depremlerle ilgili soruları yanıtladığı fetva sitesinde "Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?" sorusuna verdiği fetvayı gelen tepkiler üzerine kaldırdı.

Din İşleri Kurulu verdiği fetvada "Dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte hukuki birtakım sonuçlar doğuran evlatlık müessesesi kabul edilmiş değildir. Buna göre evlat edinenle evlatlık arasındaki bu ilişki sebebiyle bir evlenme engeli doğmadığı gibi evlatlığın kendi öz anne, babası yerine evlat edinenin nesebine kaydedilmesi de caiz değildir." ifadeleri sosyal medyada tepki topladı.

Eşitlik için Kadın Platformu ifadeler üzerine sosyal medyadan yaptığı açıklamada "Evlat edinme dendiğinde, Diyanet'in ilk aklına gelen EVLİLİK ve MİRAS. Diyanet'in yanıtı, Medeni Yasa'ya aykırı, Ceza Yasası'na göre suç! Bu açıklamaları yapan sorumlular hakkında derhal işlem başlatılmalı!" şeklinde tepki verdi.

Bir başka sosyal medya kullanıcısı da tepkisini "Bir kızım var Allah bağışlarsa. Dün enkazdan çıkarılan, tedavisini üstlendiğim, annesi, babası, tüm akrabalarını kaybetmiş 6 yaşındaki kızımızı, evlat edinme kararı aldık eşimle. İki elim kanda da olsa, seni sahipsiz, babasız, sevgisiz bırakmayacağıma ALLAH ŞAHİTTİR, YEMİN EDERİM" sözleriyle ortaya koydu.

Din İşleri Kurulu'nun halen yayında olan Alo Fetva hattı adı altındaki internet sayfasının Aile Hayatı bölümünde yer alan Evlat Edinme başlığı altındaki "Koruyucu aile olmanın hükmü nedir? sorusu şu ifadelerle yanıtlanıyor:

"İslam’ın ilk yıllarında eski geleneğin devamı olarak bir süre muhafaza edilen evlatlık kurumu, Medine döneminde nazil olan “Allah, evlatlıklarınızı öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır.” (el-Ahzâb 33/4) mealindeki ayetle kaldırılmış, ardından gelen ayette de evlatlıkların evlat edinenlere değil asıl babalarına nispet edilmesi emredilmiştir. Buna göre dinimizde kimsesiz çocukların bakım ve gözetilmesi tavsiye edilmiş olmakla birlikte ‘hukuki sonuçlar doğuran bir evlatlık müessesesi’ kabul edilmiş değildir. Bunun tabii bir sonucu olarak evlatlığın nesebi, evlat edinene bağlanmaz, aralarında mahremiyet meydana gelmez ve mirasçılık ilişkisi doğmaz".

Diyanet'ten açıklama geldi

Tepkiler üzerine cumartesi günü bir açıklama yayınlayan Diyanet İşleri Başkanlığı'na göre evlat edinme konusunda verilen cevap 'çarpıtıldı'. 

Din İşleri Yüksek Kurulu'nun açıklamasında “Konuyu saygısız bir yaklaşımla bağlamından kopartarak çirkin çağrışımlara kapı aralayacak şekilde yorumlamak, iyi niyetle asla bağdaşmayan bir tutumdur” denildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Her daim iyiliği, yardımlaşmayı ve toplumsal dayanışmayı emreden yüce dinimiz İslam, ihtiyaç sahiplerine ve kimsesizlere yardım etmeye yönelik son derece teşvik edici ilkeler ve hükümler getirmiştir. Özellikle öksüz, yetim ve himayeye muhtaç çocukların korunup gözetilmesiyle ilgili Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayet-i kerime vardır. Aynı şekilde onlara duyarsız kalmanın ve kötülük yapmanın çok büyük bir günah olduğu ve Allah katında derin bir azaba sebep olacağı bildirilmiştir. Peygamber Efendimiz de bizzat kimsesiz çocukları himaye etmiş ve onlara yardım etmeye Müslümanları teşvik etmiştir. Nitekim bir hadis-i şerifinde; “yetimlerin bakımını üstlenenlerin, ihtiyaçlarını karşılayanların ahirette kendisine yakın komşu olacağını” müjdelemiştir. Bütün bunlar Müslümanların bu hususta nasıl bir yaklaşım içerisinde olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bağlamda koruyucu aile olmak da elbette son derece değerli ve güzel bir davranıştır."

"Bununla birlikte İslam, her çocuğun mümkün mertebe kendi öz ailesiyle bağlarının korunmasını ve ailesine nispet edilmesini emreder, anne babası dışında bir kimsenin, her açıdan çocuğu olarak görülmesini doğru bulmaz. (Ahzâb Sûresi, 33/4) Nitekim, bir çocuğun gerçek ailesi ile arasında var olan kan bağıyla ortaya çıkan birçok hukuki sonuç, koruyucu aile ve evlatlık ilişkisinde oluşmaz. Koruyucu aile olunan bir çocuğun bu aile bireylerine mahrem olmaması da bu hükümlerden biridir. Bu konuda İslam alimleri görüş birliği içerisindedir. Kaldı ki hiç kimsenin, himayesine aldığı çocuğun kendi soy kütüğü ile ilişkisini kesmeye, ona öz ana babasını unutturmaya hakkı da yoktur."

"Merhamet Peygamberini örnek alarak, depremzede bir çocuğu sahiplenmek, ona kol kanat germek engin bir ahlaki meziyettir. Dinimiz açısından dikkat edilmesi gereken tek husus, konunun hukuki zeminine özen göstermektir. Mesele bu kadar açık iken, konuyu saygısız bir yaklaşımla bağlamından kopartarak çirkin çağrışımlara kapı aralayacak şekilde yorumlamak, iyi niyetle asla bağdaşmayan bir tutumdur. Büyük bir felaketi yaşadığımız, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz ve hep beraber yaralarımızı sarmaya yoğunlaştığımız şu günlerde bu tür yakıştırma ve yaklaşımların kimsenin iyiliğine hizmet etmediği açıktır."

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Deprem sonrası hasar tespit çalışması: Hangi ilde kaç bina risk altında?

Ekvador'un Meksika Büyükelçiliği baskınına komşu ülkelerden tepki: Uluslararası normlar ihlal edildi

Yunanistan eşcinsel evliliği yasallaştıran ilk Ortodoks Hristiyan ülke oldu