NewsletterHaber BülteniEventsEtkinliklerPodcasts
Loader
Bize Ulaşın
REKLAM

İran Cumhurbaşkanı Reisi'nin ölümüne tepki: Geçmişteki idamlar için hesap vermeliydi

İranlı bir kadın Tahran'da Reisi için düzenlenen yas töreni sırasında onun posterini tutuyor
İranlı bir kadın Tahran'da Reisi için düzenlenen yas töreni sırasında onun posterini tutuyor © Vahid Salemi/Copyright 2024 The AP. All rights reserved
© Vahid Salemi/Copyright 2024 The AP. All rights reserved
By Euronews
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

İranlı muhalifler, Reisi'nin ölümünün kendi yönetimi altında işlenen devlet zulmüne dair hesap vermekten kaçmasını sağladığını belirtiyor.

REKLAM

İnsan hakları grupları ve göçmen muhalif gruplar, helikopter kazasında ölen İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin on yıllar boyunca İslam Cumhuriyeti'nin önde gelen isimlerinden biri olarak işlediğini söyledikleri suçlar için hiçbir zaman adalet yüzü görmediğini belirtti.

Norveç merkezli İran İnsan Hakları grubunun direktörü Mahmud-Amiry Moghaddam AFP'ye yaptığı açıklamada, İbrahim Reisi'yi, "suçlular için yargı cezasızlığının ve İslam cumhuriyetinin sistemine yerleşmiş olan hesap verebilirlik eksikliğinin bir sembolü" olarak tanımladı.

Moghaddam, Reisi için "İnsanlığa karşı suç işlemekten yargılanmalı ve kırk yıl boyunca işlediği sayısız zulüm için adil bir yargılamada hesap vermeliydi." diye ekledi.

İran'da devrik Şah'ın oğlu ve yurt dışındaki İran diasporasının önde gelen muhalif isimlerinden Rıza Pehlevi de, Reisi'nin ölümünü "Ona sempati duymak, kurbanlarına ve tek üzüntüsü İslam cumhuriyetinin yıkılışını görememek ve işlediği suçlardan dolayı yargılanacak kadar uzun yaşamamış olması olan İran ulusuna hakarettir." sözleriyle değerlendirdi.

"Anaların ahı Reisi'nin mirası"

İran'daki hak ihlallerinin hesabının sorulması için kampanya yürüten İran için Adalet grubunun kurucularından Şadi Sadri ise, aralarında Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel'in de bulunduğu bazı Batılı isimlerin Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın ölümleri dolayısıyla taziye mesajı yayınlamasını kınadı.

Sadri AFP'ye verdiği demeçte "Bu tür eylemler, insan hakları ihlallerinin sayısız mağduru tarafından bir ihanet olarak algılanıyor ve İran halkı arasında uluslararası topluma yönelik hayal kırıklığını derinleştiriyor." dedi.

Aralarında Uluslararası Af Örgütü'nün de bulunduğu hak örgütleri uzun süredir Reisi'yi, çoğu yasadışı isyancı grup İran Halkın Mücahitleri (İHM) üyesi olduğundan şüphelenilen binlerce siyasi mahkumun 1988 yılında idamını onaylayan dört kişilik bir "ölüm komitesinde" görev yapmakla suçluyor.

İHM'nin siyasi kanadı İran Ulusal Direniş Konseyi'nin lideri Meryem Recavi, "annelerin ve idam edilenler için adalet arayanların ahı ile İran halkının ve tarihinin lanetlenmesinin (cumhurbaşkanının) mirası olduğunu" ifade etti.

Ölümünden önce dini lider Ayetullah Ali Hamaney'in olası halefi olarak görülen Reisi, idam kararlarının yerinde olduğunu savunurken, kişisel sorumluluğunu kesin bir dille reddediyordu.

"Ölümü daha fazla baskı ve zulüm için kullanılmamalı"

New York merkezli İran İnsan Hakları Merkezi İcra Direktörü Hadi Ghaemi ise, "Reisi, devlet politikalarını eleştirmeye cesaret ettikleri için insanları hapse atan, işkence eden ve öldüren bir sistemin temel direğiydi." dedi.

"Ölümü, işlediği pek çok suçun ve kendi yönetimi altında işlenen devlet zulmünün hesabını vermekten kaçmasını sağladı." diyen Ghaemi, İran'ın dini lideri Raisi'nin ani kaybının sistemde yarattığı şoku atlatmaya çalışırken, sivil toplum üzerinde yeni bir baskı riski olduğu uyarısında bulundu.

Ghaemi "Şu anda hayati önem taşıyan husus, uluslararası toplumun İslam cumhuriyetinin bu anı İran halkına daha fazla baskı ve zulüm uygulamak için kullanmasına izin vermemesi gerektiğidir." diye de ekledi.

Geçtiğimiz haftalarda İranlı yetkililer, ihlal iddiasıyla tutuklanmasının ardından Mahsa Amini'nin gözaltında ölümüyle tetiklenen 2022 protestolarının ana odak noktalarından biri olan kadınlar için zorunlu kıyafet kurallarının uygulanmasını artırmıştı.

1989'da Tahran başsavcılığına, 2004'te de yargı başkan yardımcılığına terfi eden ve 2009'da kitlesel protestoların bastırılması da dahil olmak üzere on yıl boyunca bu görevde kalan Reisi 2019'da yargı başkanı ve 2021'de cumhurbaşkanı oldu.

2022'de yönetimi, hak gruplarına göre yüzlerce kişinin ölümüne neden olan, kadınların öncülük ettiği protestolara sert bir baskı uyguladı.

REKLAM

Bu yılın başlarında bağımsız bir BM araştırma heyeti, Raisi yönetiminin protestoları "şiddetle bastırarak" ve kadınlara karşı ayrımcılık yaparak insanlığa karşı suç işlediğini tespit etti.

Eylül 2020'de Birleşmiş Milletler'nin yedi özel raportöründen oluşan bir grup İran hükümetine mektup yazarak cinayetlerle ilgili hesap verebilirlik çağrısında bulunmuş ve "durumun insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini" söylemişti.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

İran, Mahsa Amini protestolarını destekleyen rapçi Toomaj Salehi'yi idama mahkum etti

BM: Mahsa Amini'nin ölümüne yol açan 'fiziksel şiddetten' İran sorumlu

Mahsa Amini'nin ölüm yıl dönümü: İran'da protestolar sonrası neler değişti?