İster ağrı kesici, ister antibiyotik ya da diyabet ilacı olsun, Alman ilaç sektörü Çin menşeli etken maddeler olmadan yapamıyor. Bir zamanlar maliyet düşürme stratejisi olarak başlayan bu durum Almanya'yı tehlikeli bir bağımlılığa sürükledi. Pekin ilaçları bir baskı aracı olarak kullanabilir mi?
Çin'deki üretim hattından her gün çok sayıda renkli hap, Almanya'ya gönderiliyor. Pro Generika e. V. ilaç derneği tarafından hazırlanan bir rapora göre, Almanya'ya ithal edilen antibiyotik etken maddelerinin dörtte üçü (yüzde 76) artık Çin'den geliyor.
İlaçlar, küresel ilaç pazarının diğer büyük oyuncuları olan Hindistan ya da ABD'de üretilse bile, genellikle Çin menşeli bileşenler içeriyor.
Diyabet ilacı Metformin örneği, Çin'in tekel konumunu özellikle açık bir şekilde gösteriyor. İlacın merkezi bir bileşeni neredeyse sadece Çin'de üretiliyor. Dünya çapındaki en büyük altı üreticiden beşinin merkezi burada.
"Alman malı" bulmak bir sorun haline geldi. Sağlık sigortası şirketleri tarafından müzakere edilen indirim anlaşmaları nedeniyle, üreticiler mümkün olduğunca ucuza üretim yapmak zorunda ve en ucuz seçenek genellikle yurt dışında.
Jenerik ilaçlar, patent koruması sona eren ilaçlardır, bu nedenle herkes tarafından üretilebilirler. Kritik İlaçlar Birliğitarafından hazırlanan bir rapora göre, AB'de kritik olarak sınıflandırılan ilaçların yüzde 90'ını oluşturuyor. Kritik ilaçlar, tıbbi bakım için gerekli olan ancak tedarik sıkıntısı nedeniyle tehdit altında olabilecek ilaçlardır.
Düşük fiyatlarını, kimyasal bileşenlerin ve tabletlerin çok daha ucuza üretilebildiği Çin veya Hindistan gibi ülkelerdeki üretime borçlular. Buralarda iş gücü daha ucuzdur ve çevre düzenlemeleri daha az zahmetlidir. Dezavantajı ise; Almanya'da çok sayıda fabrika kapanmak zorunda kaldı.
Freiburg Üniversitesi'nde Farmasötik ve Tıbbi Kimya Profesörü Michael Müller, "Yurt dışında ucuz üretim 'ucuz olan havalıdır' zihniyetinin bir sonucuydu. Fabrikaların Almanya'ya geri getirilebileceği fikri siyasi bir hüsnükuruntu. Maliyetler çok yüksek olacaktır ve kalifiye iş gücünden yoksunuz," diyorç
Müller, "Alman üretim tesislerini yeniden inşa etmek bile sorunu çözmeyecek. Gerekli ham maddeleri kendimiz üretemeyiz. Açıkça Çin'e bağımlıyız" diye ekliyor.
Yüzlerce ilacın tedarikinde sıkıntı yaşanıyor
Almanya, 2024 yılında Çin'e 4,1 milyar euro değerinde farmasötik ürün ihraç etti. Federal İstatistik Ofisi'nin rakamlarına göre, Çin'den aktif farmasötik bileşenler, tabletler ve benzerlerinin ithalatı 722 milyon euroya ulaştı; ancak rakamlar aldatıcı olabilir.
Ağırlıklara bakıldığında Almanya'nın Çin'e 15 milyon ton farmasötik ürün sattığı görülüyor. Buna karşılık Çin, Almanya'ya 33 milyon ton sattı.
Bir üretim tesisi başarısız olursa, genellikle alternatif eksikliği yaşanır. Bu da tedarik darboğazlarına yol açıyor. Eczacılar Birliği kısa süre önce yaklaşık 500 ilacın tedarik edilemediği konusunda uyarıda bulundu. Çocuklar için antibiyotikler ile DEHB ve astım ilaçları bu durumdan özellikle etkileniyor.
Alman Eczacılar Federal Birliği'nin Başkanı Thomas Preis, Bild am Sonntag'a verdiği demeçte, "Almanya eskiden dünyanın eczanesiydi, şimdi ise dünyanın eczanesi Çin ya da Hindistan'da. Oradaki fabrikaların üretim sorunları varsa, bu hemen Avrupa ve Almanya'daki tedarike yansıyor," diyor.
Eczanelerde raflar boş kalabilir mi?
Çin'in Almanya ya da AB için ilaç musluklarını kapatabileceği endişesi de var. Pekin'in ekonomik bağımlılıkları bir baskı aracı olarak kullanma isteği, ABD Başkanı Donald Trump ile yaşanan gümrük vergisi anlaşmazlığında da kendini göstermişti.
O dönemde Çin Devlet Başkanı Xi Jinping nadir toprak elementlerine ihracat kısıtlamaları getirmişti. Trump başlangıçta yumuşadı. Ancak ABD Başkanı, Asya'ya yaptığı son gezisi sırasında Japonya hükümet başkanı Sanae Takaichi ile birlikte bir anlaşma imzaladı. Her iki ülke de gelecekte nadir toprak elementleri konusunda birlikte daha yakın çalışmak ve böylece Çin'e daha az bağımlı hale gelmek istiyor.
Kimyager Müller benzer bir durumda Almanya'daki eczane raflarının gerçekten boş kalacağından şüphe duyuyor: "Acil bir durumda Almanya cüzdanını açıp pahalı ilaçlar almayı tercih edecektir," dedi. Bu durum, COVID-19 pandemisi sırasında zaten açıkça görülmüştü.
Almanya ve Avrupa Birliği de yabancı üretimden büyük ölçüde faydalanıyor: "İlaç piyasası birbirine bağlı. Çin ve Hindistan gibi ülkeler de Almanya'ya bağımlı. Bu ticari ilişki olmasaydı, çok sayıda Çinli işsiz kalacaktı."
Müller, uzun vadede daha bağımsız olabilmek için inovasyona daha fazla odaklanılması çağrısında bulunuyor. "Küresel ağ bir düşman değil, akıllıca kullanırsak bizim için bir fırsat."