Fed'in siyasi etkilerden bağımsızlığı, istikrarlı ve güvenilir bir para politikası çerçevesinin temel taşı olarak kabul ediliyor.
Amerikalılar 2024 başkanlık seçimlerinin sonucunu beklerken, Trump yönetiminin ABD Merkez Bankası (Fed) politikası üzerindeki potansiyel ekonomik etkisi yatırımcılar için kilit bir soru olarak ortaya çıktı.
Neredeyse tüm analistler Trump'ın önerdiği gümrük vergisi önlemlerinin enflasyonu yükselteceği konusunda hemfikir olsa da, Trump'ın Fed politikası üzerinde sahip olabileceği potansiyel etki ve merkez bankasının bağımsızlığına yönelik oluşturabileceği riskler de endişeleri beraberinde getiriyor.
Trump'ın enflasyonist politikaları şahin bir Fed tepkisine yol açabilir
Trump, Çin ürünlerine yüzde 60, diğer ülkelerden ithal edilen ürünlere ise yüzde 10 gümrük vergisi uygulanmasını önererek ithalata yeniden gümrük vergisi getirme sözü verdi.
Potansiyel vergi indirimleri ve daha sıkı göçmenlik politikaları ile birleştiğinde, ekonomistler bu önerileri yaygın olarak enflasyonist olarak görüyor. Aynı zamanda, ABD ekonomisindeki fiyat baskılarını yoğunlaştırması muhtemel.
JP Morgan tarafından yakın zamanda yapılan bir analiz, bu tarifelerin vergi indirimleriyle birlikte enflasyonu tahmini olarak 2,5 puan artırabileceğini öne sürüyor. Enflasyonun önemli ölçüde yükselmesi halinde, fiyat istikrarını sağlamakla görevli olan Fed'in daha sıkı para politikasıyla karşılık vermekten başka seçeneği kalmayabilir.
Bankanın enflasyonu yönetmek için kullandığı geleneksel araç olan faiz oranlarının artırılması muhtemelen gerekli hale gelecek ya da en azından 2025 yılı için öngörülen faiz indirimleri askıya alınabilecek.
Goldman Sachs Baş Ekonomisti Jan Hatzius, Trump'ın önerdiği politikaların çekirdek enflasyonu 2025 yılında yüzde 3'ün üzerine çıkararak Fed'in yüzde 2'lik hedefini aşabileceğini öngörüyor.
Hatzius'a göre bu durum, "aksi takdirde daha hızlı gerçekleşebilecek kesintileri ertelemek için bir neden olabilir."
Trump'ın ekonomi politikaları enflasyonu hızlandırırsa, Fed'in parasal koşulları gevşetme kabiliyeti kısıtlanacak ve potansiyel olarak Trump'ın kendi büyüme gündemini zorlaştıracaktır.
Trump Fed'in bağımsızlığını etkileyebilir mi?
Fed'in siyasi etkilerden bağımsızlığı, istikrarlı ve güvenilir bir para politikası çerçevesinin temel taşı olarak kabul edilmektedir. Bu özerklik, Fed'in siyasi baskılardan ziyade ekonomik verilere ve merkez bankasının ikili görevine (maksimum istihdamı ve istikrarlı fiyatları teşvik etmek) dayalı kararlar almasını sağlar.
Bağımsız bir Fed, enflasyon üzerindeki kontrolün sürdürülmesi, halkın para birimine olan güveninin korunması ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin teşvik edilmesi için elzemdir.
ABD başkanının Fed politika kararları üzerinde doğrudan kontrolü olmasa da, başkanın etki gösterebileceği dolaylı yollar var. Örneğin, bir başkanın Fed'in kararlarına ilişkin kamuoyuna yaptığı açıklamalar, eleştiriler ve hatta tehditler piyasada gürültü yaratabilir ve potansiyel olarak kamuoyunu etkileyebilir.
Bu baskı, kurumun ekonomik zorunluluklardan ziyade siyasi zorunluluklara yanıt verdiğinin görülmesi halinde, kamuoyunun Fed'in bağımsızlığına olan güvenini sarsabilir.
Trump, önceki görev süresi boyunca Fed'i ve 2018'de atadığı Başkan Jerome Powell'ı sık sık eleştirdi. Trump sık sık Fed'i daha güvercin bir duruş benimsemeye çağırdı, faiz indirimleri için kamuoyu önünde baskı yaptı ve hatta federal fon oranı sıfıra yakınken negatif faiz oranları çağrısında bulundu.
Trump'ın Twitter akışının veri analizi, Başkan olarak geçirdiği ilk üç yıl boyunca Fed'i hedef alan, çoğu daha düşük faiz talep eden veya Powell'ın şahin duruşunu eleştiren 100'den fazla tweet ortaya koyuyor.
Brookings Enstitüsü'nde kıdemli araştırmacı olan Sarah A. Binder, "Trump'ın Beyaz Saray'daki görev süresi boyunca, Fed'e ve kendi seçtiği Fed Başkanı Jerome Powell'a faiz oranlarını düşürmesi için rutin olarak baskı yapması, ikinci bir dönemde Fed'e nasıl yaklaşabileceğinin habercisi," dedi.
Uzman, Trump'ın seçilmesi halinde "şüphesiz" Fed'e baskı yapacağına inanıyor.
Trump'ın gelecekteki Fed liderliği üzerindeki potansiyel etkisi
Trump, yeniden seçilmesi halinde Powell'ın Mayıs 2026'da görev süresi dolduğunda ikinci bir dönem için yeniden Fed Başkanı olarak atanmasını desteklemeyeceğini belirtmişti.
Ancak Trump'ın Powell'ı görev süresinin bitmesine bir yıl kala görevden almaya çalışıp çalışmayacağı belirsiz.
Capital Economics'te ekonomist olan Stephen Brown, Trump'ın Powell'ı zamanından önce görevden almak yerine gelecekteki atamalar yoluyla Fed'i yeniden şekillendirmeyi hedefleyebileceğini öne sürdü.
"Donald Trump'ın seçilmesi halinde Fed Başkanı Jerome Powell'ı görev süresinin dolmasına bir yıl kala görevden almaya çalışarak kazanacakları net değil. Trump bunun yerine çabalarını Fed Yönetim Kurulu'na gelecekte yapılacak atamalar için Senato onayı almaya odaklayabilir."