AB’de yüksek eğitimliler, orta eğitimlilere kıyasla ortalama yüzde 38, düşük eğitimlilere kıyasla ise yüzde 68 daha fazla kazanıyor. Bu oranlar Avrupa genelinde önemli ölçüde farklılık gösteriyor ve bölgesel değişkenlikler içeriyor.
Avrupa Komisyonu’nun Eğitime Yatırım 2025 raporuna göre, Avrupa’da sadece bir yıl daha eğitim almak kişinin gelirini yaklaşık yüzde 7 artırabiliyor.
Bu nedenle, 36 Avrupa ülkesinin tamamında üniversite mezunlarının, orta veya daha düşük eğitim seviyesine sahip olanlardan düzenli olarak daha fazla kazandığı görülüyor.
Peki, eğitim düzeyi Avrupa genelinde geliri ne ölçüde etkiliyor?
Eurostat verilerine göre, AB’de 2024 yılında hanehalkı büyüklüğüne göre ayarlanmış medyan kullanılabilir net gelir 21 bin 644 euro (1,057 milyon TL) oldu. Bu rakam, vergi ve diğer kesintilerden sonra harcama ya da tasarruf için elde kalan toplam hane gelirini ifade ediyor.
Ücret gelirleri, yatırımlar ve nakdi sosyal yardımları kapsıyor.
Türkiye, Avrupa’da üniversite mezunları ile orta eğitimliler arasındaki kazanç farkının en yüksek olduğu ülke konumunda. Üniversite mezunları orta eğitimlilere kıyasla yüzde 62 daha fazla kazanıyor.
Bu oran, 27 ülkeli AB ortalamasının (yüzde 38) neredeyse iki katı. Türkiye’nin ardından Litvanya yüzde 57, Arnavutluk yüzde 54 ve Romanya yüzde 51 ile geliyor.
Veriler, Türkiye’de eğitim düzeyine bağlı kazanç farkının yalnızca Avrupa ortalamasının değil, aynı zamanda birçok AB üyesi ülkenin çok üzerinde olduğunu gösteriyor.
İzlanda’da bu fark sadece yüzde 6, Norveç’te yüzde 9, Avusturya’da yüzde 15 seviyesinde.
Bu karşılaştırma, Türkiye’de yükseköğretimin gelir açısından sağladığı getirinin Avrupa’daki en çarpıcı örneklerden biri olduğunu ortaya koyuyor.
Üniversite mezunları, orta eğitimlilere göre yüzde 38 daha fazla kazanıyor
Medyan yıllık net gelir, eğitim düzeyine göre önemli ölçüde değişiyor: Düşük eğitim düzeyinde 17 bin 517 euro (yaklaşık 854 bin TL), orta eğitim düzeyinde 21 bin 401 euro (yaklaşık 1,044 milyon TL) ve yüksek eğitim düzeyinde 29 bin 490 euro (yaklaşık 1,4 milyon TL).
Bu da Avrupa Birliği’nde üniversite mezunlarının, orta eğitimlilere göre yüzde 38, düşük eğitimlilere göre ise yüzde 68 daha fazla kazandığı anlamına geliyor.
Eğitim düzeyleri üç Uluslararası Eğitim Sınıflandırma Standardı (International Standard Classification of Education - ISCED) grubuna ayrılıyor.
Düşük düzey, okul öncesi, ilköğretim ve alt ortaöğretimi; orta düzey, üst ortaöğretim ve üniversite öncesi eğitimleri; yüksek düzey ise yükseköğretim ve üniversite derecelerini kapsıyor.
Yüksek ve orta eğitim arasındaki gelir farkı ülkelere göre değişiklik gösteriyor. İzlanda’da bu fark yüzde 6 iken Türkiye’de yüzde 62 seviyesinde.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında ise fark, Avusturya’da yüzde 15 ile Litvanya’da yüzde 57 arasında değişiyor.
Bölgesel eğilimler: Doğu ve Kuzey Avrupa
Yüksek eğitimli çalışanların orta eğitimlilere göre kazanç farkı bölgesel bir desen gösteriyor. Genel olarak bakıldığında, gelir uçurumu Doğu ve kısmen Güneydoğu Avrupa’da en yüksek seviyede, İskandinav ülkelerinde en düşük, Batı Avrupa’da ise orta düzeyde seyrediyor.
Türkiye’de yüzde 62, Litvanya’da yüzde 57 olan farkın yanı sıra; Arnavutluk’ta yüzde 54, Romanya’da yüzde 51, Bulgaristan ve Karadağ’da yüzde 48, Letonya’da yüzde 44 ve Sırbistan’da yüzde 40’lık fark dikkat çekiyor.
Bu ülkelerde üniversite diploması önemli ölçüde daha yüksek kazanç sağlıyor.
İskandinav ülkeleri ve Orta Avrupa’nın bazı bölgelerinde ise eğitim kaynaklı kazanç farkı görece düşük. İzlanda’da yüzde 6, Norveç’te yüzde 9, İsveç’te yüzde 16, Danimarka’da yüzde 19 ve Avusturya’da yüzde 15 seviyesinde bulunuyor.
Avrupa’nın beş büyük ekonomisi arasında, yüksek ve orta eğitim düzeyine sahip olanlar arasındaki kazanç farkı ılımlı seyrediyor ve euro bölgesi ortalamasına (yüzde 31) yakın.
İtalya ve Almanya’da bu fark yüzde 30 düzeyinde, İngiltere'de yüzde 33 olarak kaydedilirken, Fransa ve İspanya’da yüzde 34 seviyesinde görülüyor.
Yüksek ve düşük eğitim: Daha geniş kazanç farkı
AB’de medyan yıllık net gelir karşılaştırıldığında, yüksek eğitim ile düşük eğitim arasındaki fark yüzde 68’e çıkarken, yüksek ile orta eğitim arasındaki fark yüzde 38 düzeyinde kalıyor.
AB ülkeleri arasında düşükten yükseğe fark, Danimarka’da yüzde 29’dan Bulgaristan’da yüzde 178’e kadar değişiyor. 36 ülke dahil edildiğinde ise en düşük farklar İzlanda’da (yüzde 14) ve Norveç’te (yüzde 24) görülüyor.
Oranlar ve ülke sıralamaları değişse de, yüksek ve orta eğitim karşılaştırmasında görülen bölgesel desen, yüksek ve düşük eğitim karşılaştırmasında da büyük ölçüde geçerli.
Yedi ülkede üniversite mezunları, düşük eğitimlilerden en az iki kat daha fazla kazanıyor: Bulgaristan (yüzde 178), Romanya (yüzde 148), Sırbistan (yüzde 114), Türkiye (yüzde 111), Arnavutluk (yüzde 108), Kuzey Makedonya (yüzde 106) ve Karadağ (yüzde 100).
Bu ülkeler aynı zamanda Avrupa’daki en düşük asgari ücretlere sahip olanlar arasında yer alıyor.
Sekiz ülkede ise fark yüzde 50’nin altında: İzlanda (yüzde 14), Norveç (yüzde 24), Danimarka (yüzde 29), Finlandiya (yüzde 36), Hollanda (yüzde 41), İsveç ve Slovenya (yüzde 48) ve Avusturya (yüzde 49).
Düşük gelirli ülkelerde daha büyük uçurumlar
Genel olarak korelasyon orta düzeyde, ancak gelirleri daha düşük olan ülkelerde farkların daha büyük olma eğilimi var.
Örneğin, yüksek (üniversite) eğitimliler arasında medyan yıllık net gelirin en düşük olduğu 10 ülke şunlar:
Arnavutluk: 4.348 € (212.200 TL)
Kuzey Makedonya: 4.919 € (239.700 TL)
Karadağ: 6.429 € (313.700 TL)
Türkiye: 7.542 € (368.000 TL)
Sırbistan: 8.598 € (419.600 TL)
Macaristan: 11.580 € (564.500 TL)
Slovakya: 11.752 € (573.400 TL)
Romanya: 12.463 € (607.000 TL)
Bulgaristan: 12.569 € (613.400 TL)
Yunanistan: 14.166 € (691.300 TL)
Gelir ve eğitim düzeyi arasındaki fark
Vergi ve transfer sistemlerindeki farklılıklar, yüksek eğitimlilerle orta veya düşük eğitimliler arasındaki net gelir farkının ülkeler arasında değişmesinin başlıca nedenlerinden biri.
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı için sosyal uzman olarak görev yapan Dr. Gabriel Zajur, “vergi-yardım tasarımı”nın rolüne dikkat çekti ve rakamların vergiler ve transferlerden sonraki gelirlere atıfta bulunduğunu vurguladı.
Daha önce yayımladığımız “Çalışanlar nerede en yüksek ve en düşük vergileri ödüyor?” başlıklı makalemizde de görüldüğü gibi, kişisel gelir vergisi oranları Avrupa genelinde önemli ölçüde farklılık gösteriyor; en yüksek seviyeler İskandinav ülkelerinde, en düşük seviyeler ise Doğu Avrupa’da görülüyor.
İş gücü piyasası yapısı da bir diğer etken. OECD’nin Education at a Glance 2024 raporunda, “Ülkeye özgü faktörler; sendikaların gücü, toplu iş sözleşmelerinin kapsamı ve çalışma ortamlarının kalitesi gibi unsurlar da önemli bir rol oynuyor,” denildi.
Zajur ayrıca İskandinav ülkeleri, Hollanda ve Avusturya’da sektör çapında toplu pazarlık, güçlü asgari standartlar, kapsamlı sosyal haklar ve aktif işgücü piyasası politikalarının etkisine işaret ederek, “O küçük fark yükseköğretimin başarısızlığı değil; sosyal modelin başarısıdır,” diye savundu.
Zajur, Almanya, Avusturya ve İsviçre’deki çift yönlü yükseköğretim–mesleki eğitim (VET) sistemlerinin, düşük eğitimli mezunları üretken ve iyi ücretli işlere yönlendirebildiğini açıkladı ve “Orta eğitimlilerin gelirleri artıyor ve bu da ağır bir yeniden dağıtıma gerek kalmadan mezunlarla aradaki farkı daraltıyor” diye ekledi.
Yüksek eğitimlilerin diğerlerine kıyasla belirgin şekilde daha fazla kazandığı ülkelerde ise Zajur; zayıf sosyal güvenlik ağlarının, sektörler arası daha geniş verimlilik farklarının, daha yüksek kayıt dışılık oranlarının ve küçük ölçekli firmaların yaygınlığının etkili olduğuna dikkat çekti.