Vergi adaleti algısı İskandinav ve Batı Avrupa ülkelerinde genellikle daha yüksekken, Doğu Avrupa'da daha düşük olma eğiliminde. Uzmanlar bu farkı kamu hizmetlerinin kalitesine ve vergi sisteminin zenginliği yeniden dağıtma kapasitesine bağlıyor.
Vergiler, hükümetlerin sağlık ve eğitim gibi kamu hizmetleri için ödeme yapmasının önemli bir yolu.
2023 yılında tüm Avrupa Birliği (AB) hükümetleri tarafından toplanan toplam vergiler, üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerinin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor ve bu oran vergi/GSYH oranı olarak biliniyor.
Ancak vergilerin bu önemli rolüne rağmen AB'deki her 4 kişiden 1'i, ülkelerindeki vatandaşların gelirleri veya servetleriyle orantılı olarak "hiç" vergi ödemediğini düşünüyor.
Peki, vergi adaleti konusundaki görüşler Avrupa genelinde nasıl farklılık gösteriyor?
Yaklaşık 25 bin kişinin yanıtlarının toplandığı 2025 Eurobarometer Araştırması'nda AB genelinde vatandaşlara şu soru soruldu: "Ülkenizde insanlar gelirleri ve servetleriyle orantılı olarak vergi ödüyorlar mı?"
Vergiler 'büyük ölçüde' servetle orantılı olarak ödeniyor
AB genelinde her 5 katılımcıdan 1'i durumun 'büyük ölçüde' böyle olduğunu söylüyor. Bu şekilde cevap verenlerin oranı Letonya'da yüzde 8 ile Finlandiya'da yüzde 38 arasında değişiyor.
Lüksemburg (yüzde 36), Danimarka (yüzde 32), Avusturya (yüzde 32), Malta (yüzde 31), Almanya (yüzde 31) ve Yunanistan'daki (yüzde 30) her 10 kişiden en az 3'ü ülkelerindeki insanların gelir ve servetleriyle orantılı olarak 'büyük ölçüde' vergi ödediğine inanıyor.
Öte yandan, Litvanya, Polonya ve Çekya (her biri yüzde 9), soruya bu şekilde yanıt veren çok az kişi ile Letonya'ya çok yakın.
AB'nin büyük ekonomileri arasında bu görüşün en düşük olduğu ülke yüzde 12 ile İtalya. Bu algı İspanya (yüzde 17) ve Fransa'da (yüzde 19) AB ortalamasının da altında.
Vergiler 'kısmen' servete göre ödeniyor
AB'deki katılımcıların yaklaşık yarısı (yüzde 51) insanların gelir ve servetleriyle orantılı olarak 'kısmen' vergi ödediğini düşünüyor. Bu oran Macaristan ve Hırvatistan'da yüzde 33 ile Kıbrıs'ta yüzde 59 arasında değişiyor.
Çoğu ülke yüzde 45 ile yüzde 55 arasında yer alıyor, yani bu cevap 27 AB ülkesinin 23'ünde en yaygın cevap. İstisnalar, 'hiç' yanıtının 'kısmen' yanıtından daha yüksek olduğu Macaristan, Hırvatistan, Estonya ve Bulgaristan.
Dört ülke güçlü 'hiç değil' yanıtlarıyla öne çıkıyor
AB'de yaklaşık her 4 kişiden 1'i (yüzde 24) ülkelerindeki vatandaşların gelir ve servetleriyle orantılı olarak adil bir şekilde vergi ödemediklerine inanıyor. Dört ülkede katılımcıların neredeyse yarısı bu görüşü paylaşıyor: Macaristan (yüzde 50), Hırvatistan (yüzde 48), Estonya (yüzde 47) ve Bulgaristan (yüzde 46).
Bir sonraki en yüksek oran Slovakya'da (yüzde 38) olup, bu dört ülkenin aykırı bir grup olarak öne çıktığını gösteriyor. Bunların dışında Letonya ve Litvanya (her ikisi de yüzde 36), Polonya (yüzde 33), Portekiz, Slovenya ve Çekya'da (her biri yüzde 32) her 10 kişiden 3'ünden fazlası, vatandaşların gelir ve servetlerine göre 'hiç' ödeme yapmaması nedeniyle vergilerin adil bir şekilde toplanmadığını düşünüyor.
İtalya ve İspanya da yüzde 39 ile bu seviyeye yakın. Buna karşılık, İskandinav ülkeleri Danimarka (yüzde 7) ve Finlandiya (yüzde 10), her ikisi de yüzde 10'un altında olmak üzere en düşük 'hiç' algısını kaydetti.
Bu sonuçlar, insanların vergi adaletini nasıl algıladıklarına ilişkin net coğrafi eğilimlere işaret ediyor. Genel olarak, İskandinav ve Batı Avrupa ülkeleri daha olumlu görüşler ifade ederken, Güney Avrupa ülkeleri bölünmüş durumda. Buna karşılık, Doğu Avrupalı AB üyeleri vergi sistemlerini daha az adil görme eğiliminde.
AB'de katılımcıların yüzde 5'i bilmediklerini söylerken, emin olmayanların oranı bazı ülkelerde yüzde 9'a ulaşıyor.
Vergi adaleti konusundaki görüşleri ne şekillendiriyor?
Viyana Üniversitesi'nden Ekonomik Psikoloji Profesörü Erick Kirchler, "Vatandaşların prosedürleri şeffaf ve kuralları herkese eşit uygulanıyor olarak algıladığı yerlerde, vergi morali ve gönüllü uyum güçlü olma eğilimindedir," dedi.
Kirchler, Danimarka ve Finlandiya gibi yönetişim ve dürüstlük konusunda sürekli olarak dünya liderleri arasında yer alan ülkelerde, vatandaşların vergi sisteminde özellikle yüksek bir adalet algısı bildirdiklerini kaydetti.
"Bu bağlamlarda, vergi mükellefleri açık bir 'paranın karşılığını alma' deneyimi yaşıyor. Çocuk bakımı, sağlık, eğitim ve güvenlik gibi yüksek kaliteli kamu hizmetleri vergilerin geri dönüşünü görünür kılıyor," dedi.
Kirchler, Doğu ve Güney Avrupa'nın bazı bölgelerinde olduğu gibi, daha düşük kurumsal güven ve daha zayıf idari kapasitenin genellikle bu algıları zayıflattığına dikkat çekti.
Finlandiya ve Polonya
Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi'nden Dr. Fabian Kalleitner, Kuzey Avrupa ülkelerindeki insanların, Güney ve Doğu Avrupa ülkelerindeki insanlara kıyasla yeniden dağıtımdan sonra gelir dağılımından genellikle daha memnun olduklarının altını çizdi.
"Bunun nedeni sadece en üst ve en alt arasındaki gelir farklarının daha az olması değil - her ne kadar birçok Doğu Avrupa ülkesinde nispeten düşük olsa da - aynı zamanda satın alma gücündeki farklılıklar hesaba katıldıktan sonra bile gelir tabanının daha yüksek olmasıdır," diyen Kalleitner, şunları da sözlerine ekledi: "Başka bir deyişle, Finlandiya ve Danimarka'daki yoksullar Polonya veya Çekya'daki yoksullardan daha yüksek gelire sahip."
Kalleitner ayrıca, bir hükümetin gelir ve servet dağılımını etkilemek için vergi sistemini kullanma kabiliyetine atıfta bulunarak 'vergilerin gerçek yeniden dağıtım gücünün' altını çizdi.
"Estonya, Letonya veya Macaristan gibi verginin yeniden dağılımının düşük olduğu ülkeler, Avusturya, Finlandiya veya Danimarka gibi yeniden dağılımın yüksek olduğu ülkelere kıyasla daha düşük düzeyde [adalet] anlaşması sergiliyor."
Vergi karmaşıklığının rolü
Paderborn Üniversitesi'nden Profesör Caren Sureth-Sloane vergi karmaşıklığının rolünü vurguladı.
Kuzey Avrupa ülkelerindeki vergi sistemlerinin genellikle daha az karmaşık olarak görüldüğünü ve bunun genellikle hem hükümete hem de vergi sistemine duyulan daha yüksek güven seviyeleriyle bağlantılı olduğunu belirtti.
Sureth-Sloane, "İskandinav ülkeleri vatandaşlarına bireylerin vergi ödemeleri hakkında kapsamlı bilgi sunuyor, bu açıdan çok şeffaflar," ifadelerini kullandı.
Kozminski Üniversitesi'nden Dr. Sabina Kołodziej ise şunları ekledi: "İskandinav ülkelerindeki yüksek vergi adaleti algısı, güçlü kurumsal kalite ve yüksek toplumsal güven seviyelerine bağlanabilir. Bu faktörler gönüllü uyumu teşvik etmekte ve etkin yeniden dağıtımı mümkün kılmakta, bu da düşük yoksulluk ve eşitsizlik seviyelerine sahip daha eşit toplumlar ortaya çıkarmaktadır."