Filipinler'deki gizemli yeraltı nehrine yolculuk

Filipinler'deki gizemli yeraltı nehrine yolculuk
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Filipinlerin en yeşil adası olan Palawan, ülkenin yeşil mücevheri olarak biliniyor. Ülkedeki en zengin biyoçeşitlilik de bu orman cennetinde görülüyor. Filipinliler burayı en değmemiş cennetleri olarak adlandırıyor.

Yolculuğumuz ilk olarak bu eşsiz adanın giriş kapısı olan Puerto Princesa’dan başlıyor. 400 kilometre uzunluğundaki bu adanın kuzeybatısında Güney Çin Denizi, güneydoğusunda ise Sulu Denizi bulunuyor.

Palawan’ın yüzölçümünün yarısı çok eski ormanlarla kaplı. Adanın hazinelerinden birisi Puerto Princesa Yeraltı Nehri Doğal Parkı. Baktığınız her yerde Mangrov ağaçlarını görmek mümkün.

Kendine Bayan Mangrov diyen tur rehberimiz Aida Moyano bu orman ve ziyaretçileri için bestelediği şarkıyı söylüyor bize. Asıl adı Aida Moyano olan rehberimiz, hayatını yıllarını geçirdiği bu ormanın korunmasına adamış durumda:

“Mangrovlar olmadan ekosistemde denge olmaz. Hayvanlar, mangrovlar, insanlar hep bir denge içerisinde. Hayvanların barınmak ve yiyecek için bu ağaçlara ihtiyacı var. Burası vahşi yaşamın mabedi.”

Bu sık Mangrov ağaçları, birçok egzotik türe ev sahipliği yapıyor. Bunlardan birisi de Sarı Çizgili Siyah Mangrov Yılanı. Gün boyunca uyuyan bu yılan, gece kalkıp avlanıyor.

Bot turumuz bizi dünyanın gezilebilen en uzun yeraltı nehrine doğru götürüyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan bu nehir, ‘Dünyanın Yedi Yeni Harikası’ndan da biri. 8.2 kilometre uzunluğundaki bu nefes kesen nehir, mağaraların içinden geçerek Güney Çin Denizi’ne akıyor.

Çeşitli taş türlerinden ve sarkıtlardan oluşan bu kireçtaşı mağaraları 23 milyon yıl yaşında. Rehberimiz Eduardo Nitor, burada birçok farklı tür canlı yaşadığını söylüyor:

“En sık görülenler yarasalar ve kılıç kırlangıçları. Ancak tam arkamızda, burada ürkütücü yaratıklar da gördüğümüz oldu. Mesela tarantulalar, yılanlar ve akrepler gibi.”

Bu mağaraların tavanlarında 40 bin yarasa, bir o kadar kırlangıçla birlikte uyum içinde yaşıyor. Rehberimiz bize kırlangıçların yarasalar gibi karanlıkta yaşamaya alışmış olduklarını söylüyor:

“Bu kuşlar balinalar gibi yuvalarını buluyor. Çıkardıkları sesler mağarada yansıyarak onlara geri dönüyor, bu sayede yönlerini bulabiliyorlar.”

Üç yıl önce İtalyan bilim insanları inanılmaz bir keşfe imza atarak, bu kireçtaşı mağaralarında 20 milyon yaşında olduğu tahmin edilen deniz ayısı fosilleri buldular.

Rehberimiz bu yeraltı nehrini gizemli bir aleme açılan bir kapı olarak nitelendiriyor:

“Bu yeraltı nehrinde yolculuk yapmak, başka bir dünyaya gitmek gibi. Burası, daha önce hiç deneyimlemediğiniz başka bir boyut adeta. Nehirden çıktığınızda ise kendi dünyanıza, gerçekliğe geri dönüyorsunuz.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Adrenalin dolu kış sporları mı arıyorsunuz? Büyük Kafkas Dağları’ndaki bu merkezi inceleyin

Japonya'nın kırsal bölgelerini canlandırmanın yolu eski yapı geleneklerinde yatıyor olabilir mi?

Satoyama'yı keşfedin: Japon toplulukları doğayla uyum içinde nasıl yaşıyor?