Araştırmacıların vardığı sonuç açık: Gıda sisteminde köklü değişiklikler yapılmadıkça, temiz enerjiye geçiş başarılı olsa bile iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak mümkün olmayacak.
EAT-Lancet Komisyonu’na göre, dünyanın daha sağlıklı ve ağırlıklı olarak bitki temelli beslenmeye geçmesi halinde her yıl 15 milyon ölüm engellenebilir ve tarımsal emisyonlar yüzde 15 oranında düşebilir.
Komisyon, 17 ülkeden onlarca bilim insanından oluşuyor. Komisyonla birlikte dünyanın dört bir yanından bilim insanlarının katkısıyla hazırlanan yeni rapor; gıdanın insan sağlığı, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik ve yaşam koşulları üzerindeki rolünü inceledi.
Araştırmacıların vardığı sonuç açık: Gıda sisteminde köklü değişiklikler yapılmadıkça, temiz enerjiye geçiş başarılı olsa bile iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak mümkün olmayacak.
'Gezegensel sağlık diyeti' tekrar gündemde
Komisyonun 2019’da yayımlanan ilk raporu, gıda sisteminin hem insan hem de çevre sağlığıyla bağlantısını ortaya koyarak bir dönüm noktası kabul edilmişti.
Yeni raporda da benzer öneriler yineleniyor: Tahıllar, sebzeler, meyveler, baklagiller ve kuruyemişler temel alınmalı; hayvansal protein ve süt ürünleri günde bir porsiyonla sınırlanmalı; kırmızı et ise haftada yalnızca bir kez tüketilmeli.
Bu öneriler özellikle gelişmiş ülkeler için geçerli. Çünkü hem iklim krizine orantısız biçimde katkıda bulunuyorlar hem de besin tercihlerinde daha fazla seçenekleri var.
Araştırmacılar, bu beslenme önerilerinin yalnızca çevreye değil, tip 2 diyabet ve kalp-damar hastalıkları gibi önlenebilir sağlık sorunlarının azaltılmasına da katkı sağlayacağını belirtiyor.
Gıda sistemleri gezegeni eşiğe sürüklüyor
Raporda yalnızca iklim değişikliği ve sera gazı salımları değil, aynı zamanda biyolojik çeşitlilik, arazi kullanımı, su kalitesi ve tarımsal kirlilik de incelendi. Bulgulara göre, dünyayı yaşanabilir kılan eşikleri en fazla zorlayan unsur gıda sistemleri.
Araştırmaya göre, küresel ölçekte et tüketiminin azaltılmasıyla tarımsal emisyonlarda yüzde 15’lik düşüş sağlanabilir. Bu oran, gelişmiş ülkelerde önerilen şekilde haftada yalnızca bir porsiyon kırmızı et tüketilmesiyle Rusya’nın yıllık toplam emisyonuna denk bir azalma yaratabilir.
Daha yüksek verimli tarım, gıda israfının azaltılması ve benzeri adımlar ise bu düşüşü yüzde 20’ye çıkarabilir.
Eşitsizlik ve adalet boyutu
Rapor, dünya nüfusunun neredeyse yarısının hâlâ yeterli gıdaya, sağlıklı bir çevreye veya gıda sisteminde insanca çalışma koşullarına erişemediğini vurguluyor. Etnik azınlıklar, yerli halklar, kadınlar, çocuklar ve çatışma bölgelerinde yaşayanlar en yüksek risk altındaki gruplar arasında.
Kasım ayında yapılacak BM İklim Zirvesi öncesinde bilim insanları, hükümetlerin ulusal politikalarında gıda sistemine dair bilimsel verileri dikkate almasını istiyor. Aksi halde, hem gıda arzı hem sağlık hem de çevresel istikrar açısından toplumların daha kırılgan hale geleceği uyarısında bulunuyorlar.