NewsletterHaber BülteniEventsEtkinliklerPodcasts
Loader
Bize Ulaşın
REKLAM

'Yeraltı'nın Kapıları' Yerebatan Sarnıcı'nda açıldı

Sergi 30 Kasım'a kadar ziyaret edilebilir.
Sergi 30 Kasım'a kadar ziyaret edilebilir. © İBB Kültür
© İBB Kültür
By Buse Keskin
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Yerebatan Sarnıcı’nda açılan “Yeraltının Kapıları” sergisi, Çek heykeltıraşlar Vlastimil Beranek ve Jaroslav Prosek’in kristal heykelleriyle, 6. yüzyıldan kalma bu tarihi mekanın karanlık ve büyüleyici doğasını Plato’nun mağara alegorisi ile harmanlıyor

REKLAM

Yeraltı kendine özgü sistemsel düzeniyle yerüstünden ayrılır. Karanlık ve kaotik yapısıyla dünyanın gizemli derinliklerine dair farklı öyküler ve inançlar geliştirir.

Yunanların Hades'i, Romalıların Plüton'u, Mısırlıların Osiris'i ve İskandinavların Hel'i gibi figürler yeraltı dünyasının karmaşık ve büyüleyici doğasını anlamak için farklı bir kapı açmıştır.

Şimdi ise bu kapılardan biri 6. yüzyılda, Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus tarafından inşa ettirilen 80.000 tonluk su kapasitesiyle zamanında durgun bir derya gibi olan tarihi sarnıç Yerebatan Sarnıcı'nda açıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İBB Miras, İBB Kültür ve Çek Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu işbirliğiyle düzenlenen “Yeraltının Kapıları – Geçiş ve Yansıma ile Mekana Dokunma; Vlastimil Beranek” sergisi, Çek heykeltıraşlar Vlastimil Beranek ve Jaroslav Prosek’in kristal heykellerinden oluşan özel bir seçkiyi Yerebatan Sarnıcı’nda bir araya getirdi.

Günümüzde Bazilika Sarnıcı olarak da anılan bu yapının içinde böyle bir sergi yapma fikri sergiyi benzerlerinden daha etkileyici kılıyor denilebilir. Başarılı bir restorasyon sürecinin ardından açılan sarnıcın içine yerleştirilen eserler parlak renkleriyle ve özel ışıklandırmalarla büyüleyici bir hal alıyor.

Aynı zamanda eserler mekanla da bir çok açıdan bütünleşmekte. Sergide suyun içine yerleştirilen kristal heykellere hayat veren cam, saydamlığı ve katılığı ile Yerebatan Sarnıcı’ndaki iki temel malzemeyle, su ve taşla diyalog kuruyor.

Katılığıyla bilinen taşlar, bu sergiyle geçirgenlik ve kırılganlık özellikleriyle öne çıkıyor.

Aynı zamanda Prosek'in sanatsal çalışmalarından olan gizemli subfosil meşe gövdesi de mekanla özleşleşiyor. Yaklaşık 6.500 yıllık eski bir geçmişe sahip olan subfosil meşeler şu anda dünyada kabul edilen en değerli ahşap malzemelerinden biri olarak kabul ediliyor ve yerin 6-8 metre altında bulunuyor.

Bu bağlamda tüm eserler, yeraltı konsepti ve kendine has olan sistemiyle özdeşleşerek bir bütünlük yakalıyor.

Serginin küratörlüğünü ise Dr. Mahir Polat ile Miroslav Kroupa üstleniyor ve serginin teması Plato'nun Mağara alegorisi'ne bir selam gönderiyor.

Serginin açılış toplantısında Çekya'nın İstanbul Başkonsolosu Olga Hajflerova, iki ulusun köklü ilişkilerinden bahsederek, "Böylesi tarihi bir mekanda olmaktan son derece mutluyum" dedi.

Çekya Dışişleri Bakanlığı Devlet Sekreteri Radek Rubes ise serginin önemine vurgu yaptı.

Mahir Polat, "Sarnıcın gündelik ziyaretçilerini de hesaba katarsak, bu sergiyi 1 milyonun üzerinde kişinin ziyaret etmesini bekliyoruz" dedi. Polat, sergideki kristal heykellerin su ve taş ile etkileşimi üzerinden önemli mesajlar vermek istediklerini belirtti.

Mağara alegorisi ve Medusa

Bilginin doğasını ve gerçekliği anlamanın zorluklarını betimleyen derin bir metafor olan bu alegori, zincirlenmiş insanların yalnızca mağaranın duvarına yansıyan gölgeleri görebildiği bir durumu tasvir eder, bu gölgeler gerçeklikten yalnızca yansımalardır. Mağaradan çıkan bir kişi, ilk başta dış dünyanın ışığına alışmakta zorlanır, ama zamanla gerçek dünyayı ve güneşi görür, gölgelerin gerçeklikten uzak bir yansıma olduğunu fark eder. Bu kişi, gerçek bilgiyi mağaradaki diğer insanlara anlatmaya çalışır, ancak yalnızca gölgeyi gerçek kabul edenler için bu anlaşılmaz bir hal alır.

Ziyaretçilerin göz bebeği olan sarnıçtaki Medusa, mitiyle buna benzer bir yansıma hikayesini çağrıştırır. Perseus'un ayna olarak kullandığı kalkanıyla Medusa'nın taş kesici gözlerinden korunması da gerçeğin yanılsaması olarak ortaya çıkar.

REKLAM

Vlastimil Beranek’in de geçmiş ve bugün üzerine odaklanan cam eserleri sarnıcın su ve taş dokusuyla etkileşime girerek Yerebatan Sarnıcı’nın su ve ışıkla elde ettiği dinamik "yansıma alanlarına" renk ve yansıtmayla dahil olur.

Jaroslav Prosek’in eserleri ise izleyiciyi yaklaşık 6.000 yıl önce Mezopotamya’da üretilen ilk camın, aynı döneme ait yarı fosil meşe ağacı malzemesiyle buluştuğu tarihe götürerek kendimizle, kolektif hafızayla ve şimdiki zamanla ilgili soruları gündeme getiriyor.

Serginin kapıları 30 Kasım'a kadar ziyaretçilere açık olacak.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Fransa'nın Mucem Müzesi her ay çıplak sergi gezme günleri düzenliyor

'Ara Güler’in İzinde': Efsanevi fotoğrafçının mirası Katar'da sergileniyor

Arkeologlar Notre Dame'da ünlü bir Fransız şairin kalıntılarını mı ortaya çıkardı?