Yasın evreleri, 6 eserden oluşan seride çiçeklerin güçlü sembolizmiyle hayat buluyor. Her tablo, Güventürk’ün hem kişisel hem psikolojik yolculuğunu gözler önüne seriyor.
Artsweek kapsamında Ritz Carlton İstanbul’da sanatseverlerle buluşan Cem Güventürk’ün yeni sergisi “FloreLuctus”, duygu yüklü bir yolculuğa davet ediyor. Daha önce Hope Alcazar ve Müze Gazhane’deki kişisel sergileriyle adından söz ettiren Güventürk, bu kez babasının kaybından ilham alan içsel bir anlatı ile karşımızda.
FloreLuctus, Latince “çiçek” (flos) ve “yas” (luctus) köklerinden türetilmiş neolojik bir birleşim olarak, yaşamla ölüm, güzellik ile kayıp arasındaki gerilimi görünür kılıyor.
Bu sergideki işlerin, geçtiğimiz mart ayında kaybettiği babasına bir saygı duruşu niteliğinde olduğunu belirten sanatçı, yasın yalnızca bir yokluk hâli değil, aynı zamanda üretken bir varoluş biçimi olduğunu vurguluyor. “Babamı kaybettikten sonra yaşadığım yas süreci beni derinden etkiledi. Babam bir çiçek üreticisiydi, seracıydı. Bu yüzden yasla çiçeği birleştirmek istedim," dedi.
Altı eserden oluşan seride, yasın evreleri — inkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme — çiçeklerle sembolleşiyor. Yarı solmuş çiçeklerin buruk kokusu, figürlerin kırılganlığı ve sessiz renkler hem yası hem de yas sonrası iyileşme sürecini çağrıştırıyor. Her bir tablo, sanatçının hem kişisel hem psikolojik yolculuğuna tanıklık ediyor.
Elisabeth Kübler-Ross’un “Yasın Beş Aşaması” modelinden esinlenen sanatçı, bu evreleri doğrusal bir ilerleyiş yerine tersine çevrilmiş bir duygusal döngü olarak ele alıyor. Sergide süreç, kabullenmeden başlayıp inkâra doğru çözülüyor; tıpkı yaşamın ölümden doğup yeniden ölüme dönen devinimi gibi. Her evre bir çiçekle özdeşleşiyor: kabullenme beyaz manolyalarla, depresyon kasımpatının solgun dokusuyla, pazarlık mavi ortancanın geçici direnciyle, öfke kırmızı imparator lalenin ateşiyle, inkâr ise beyaz lilyumun sessiz saflığıyla temsil ediliyor. Bu çiçekler, insan duygularının botanik karşılıkları olarak, geçici ama dirençli bir varoluşu yansıtıyor.
Serginin altıncı eseri “Solan Bahçede” ise tüm çiçeklerin, duyguların ve zamanın dairesel doğasını bir araya getiriyor. Bu eser, bir bitiş değil, her kaybın içindeki yeni başlangıcı temsil ediyor. Güventürk’ün biyografik deneyimi, babasının çiçek yetiştiricisi kimliğiyle birleşerek sergiyi hem kişisel hem evrensel bir dile taşıyor.
"Her bir rengin ve çiçeğin benim dünyamda bir anlamı var," diyen sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kırmızı laleler öfkeyi, kasımpatılar depresyonu, beyaz manolyalar kabullenmeyi, mavi ortancalar ise doğum ve ölüm arasındaki geçişi temsil ediyor."
FloreLuctus'un insan ruhunun iyileşme sürecini yansıttığını belirten Güventürk, kaybın üretkenliğini sorgularken estetiği bir içsel iyileşme pratiğine çeviriyor. Bu anlamda da sergi bir şeyin sonunun, başka bir şeyin başlangıcına nasıl dönüşeceğini de sorguluyor.
Sergi, sanatçı için yalnızca bir anma değil, aynı zamanda bir anıta dönüşüyor: “Hem bir saygı duruşu, hem bir anı, hem bir anıt gibi… Benim için çok özel bir yerde duruyor."
Güventürk, gelecek projelerinde de insanı ve duyguları merkezine almayı sürdüreceğini söyledi: “Empatik işler yapmayı seviyorum. Kendimle ilgili bir şey anlattığımda mutlaka bir karşılığı oluyor. O yüzden yine hisler, inişler, çıkışlar, hayatla ilgili çatışmalar... Ne varsa, hepsini anlatmaya devam edeceğim.”
Artweeks Istanbul’a ilk kez katılan Güventürk, “Bu kadar iyi sanatçı ve galerinin arasında yer almak benim için çok kıymetli. Hem heyecanlıyım hem gururluyum,” diye ekledi.
Güventürk’ün “Ay, Güneş ve Ay” başlıklı ikinci kişisel sergisi, İBB Kültür ve İBB Miras’ın ev sahipliğinde Müze Gazhane’de bu yılın başlarında sanatseverlerle buluşmuştu.
İki lokasyon, tek festival
Artweeks Istanbul, bu yılki çift mekânlı yapısıyla daha katmanlı bir sanat deneyimi sunuyor. Ziyaretçiler, Akaretler Sıraevler’in tarihi atmosferi ile The Ritz-Carlton Residences’ın modern dokusu arasında farklı kürasyonlarla şekillenen sergileri görme imkânı buluyor.
Cem Güventürk'ün “FloreLuctus” sergisinin yanı sıra Bülent Eczacıbaşı “Altı Fotoğraf” gibi isimlerin özel sergilerine de ev sahipliği yapan buluşma, UBS ana sponsorluğu ve Bilgili Holding kurucu sponsorluğunda gerçekleştirildi.
Etkinlik yalnızca sergilerle sınırlı değil. Programda; sanat üzerine farklı disiplinlerle gerçekleştirilen ArtTalks panelleri, Bang & Olufsen iş birliğiyle müzikle zenginleşen özel buluşmalar ve etkinlikler de yer alıyor.
Sanatı geniş kitlelerle buluşturan bir hikaye
Bilgili Sanat, bugüne kadar; Ada Show, 212 Photography Istanbul, Base İstanbul, Artweeks ve One Akaretler Edisyonları gibi farklı sektör ve disiplinlerle geliştirdiği, desteklediği 373 iş birliğiyle yaklaşık 1 milyona yakın ziyaretçiye ücretsiz erişim imkanı sunarak sanatın herkese ulaşabilir olduğu vizyonunu hayata geçiriyor. Ayrıca, 200'den fazla galeri ve bin 100'e yakın sanatçı ile tasarımcıyı bir araya getiren girişimleriyle, sanatın yaratıcı gücüne ve toplumsal etkisine yönelik önemli yatırımlar yapıyor.
Bu yaklaşımın en somut örneklerinden biri olan Artweeks Istanbul ise son üç edisyonunda 130 binden fazla fiziksel ziyaretçiyi ağırladı. Proje, 2024–2025 döneminde UBS iş birliği ve Bilgili Holding ev sahipliğinde düzenlenen IX, X ve XI. edisyonlarında ise 138 sanatçı ve galerinin 657 eserini sanatseverlerle buluşturdu.