Borç kriziyle mücadele eden İspanya’nın Başbakanı Mariano Rajoy, muhafazakar Halk Partisi’nin (PP) iktidara gelmesinin ardından parlamentoda ilk kez ulusa seslendi.
Krizi aşmak için doğru yolda olduklarını belirten Rajoy, İspanyol halkını daha sert kemer sıkma önlemlerinin beklediğini vurguladı: “Yeşil sürüngenler, bulutlar ya da erken gelen bir ilkbahar yok. Ülkemizin ekonomik ve sosyal gerçeği gerçekten kötü ve buna göre davranacağız. Bu yeni başladı ve büyük hedefimizi gerçekleştirmek için kalan yolumuz hala uzun. Bir dakika bile dinlenmememiz konusunda ısrar ediyorum.”
Ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi’nin (PSOE) Genel Başkanı Alfredo Perez Rubalcaba ise altı milyon işsiz ve daralan ekonominin görevi bırakmak için yeterli sebepler olduğunu söyledi: “6 milyon işsiz var ancak bunun daha da fazlası var. İspanyol halkının yüzde 5’i yoksulluk sınırında, 2012’de 33 bin iş yeri kapandı, 8 milyon emekli ilk defa ilaçlarının parasını ödemek zorunda, milyonlarca vatandaş artık politikacılara inanmıyor. Şubat 2013’te ülkenin gerçek durumu bu.”
İktidardaki Halk Partisi (PP) yolsuzluk iddiaları nedeniyle zor günler geçiriyor. Halk Partisi’nin eski mali işler müdürü Luis Barcenas yolsuzluk yapmakla suçlanıyor.
İspanya Başbakanı Rajoy, kendisi hakkında basında yer alan yolsuzluk iddialarını şiddetle reddediyor: “Yolsuzluk halkı alarma geçiren bir sorun ve İspanya’nın imajını zedeliyor. Yolsuzlukların hepsi dayanılmaz, sivil toplumun ruhunu yakıyor, demokrasiye zarar veriyor ve İspanya’nın itibarını sarsıyor. Hükümet, siyasi partilerin ekonomik aktivitelerini kontrol etmek için parlamentoya bir yasa tasarısı önerecek.”
İspanya’nın içinden geçtiği zor zamanları daha iyi anlamak için ülke gazeteciliğinin önemli isimlerinden Inaki Gabilondo’nun değerlendirmelerine başvuruyoruz.
Javier Villagarcía, euronews: Sizce Rajoy, partisi içindeki yolsuzluk iddiaları sonrası oluşan fırtına ile nasıl baş ediyor?
Inaki Gabilondo: Problemle yüzleşmek yerine kaçak dövüşüyor. Rajoy her zaman zamanın onun yanında olduğuna inandı ve hızlı bir şekilde olayların içine girmekten kaçındı. Barcenas’tan hiç bahsetmedi ve Barcenas’ın ortadan kaybolması ile sorunlarında yok olacağını düşündü. Bence bundan bahsetmemesi Rajoy’un su götürmez yolsuzluk problemi ile yüzleşmek istememesinin kanıtı. O problemleri geri plana atarak çözmeye çalışıyor.
euronews: Sizce Rajoy’un yolsuzlukla mücadele ile ilgili yaptığı konuşma, kızgın İspanyolları sakinleştirmeye yeter mi?
Inaki Gabilondo: Mariano Rajoy’un inanılırlık ile ilgili büyük problemi var. O kendisine inanan Avrupa kurumlarının desteğini almaktan memnun. Avrupa Merkez Bankası, Angela Merkel, Bundesbank hepsi ona inanıyor. Fakat İspanya vatandaşları inanmıyor. Çünkü sistematik olarak verdiği sözleri tutmakta başarısız oluyor. Yani şu anda yüzleştiği bir savaş var ve bizim bir tahminde bulunmamız çok zor çünkü henüz elimizde bir kamuoyu araştırması yok. Yani Rajoy’un dün yaptığı yolsuzlukla mücadele ile ilgili konuşmasının daha önceki sözlerine olan güvenin yok olması nedeniyle İspanyol toplumunda bir değişim dalgası yaratamayacağı görülüyor.
euronews: Rajoy, hükümetin başına geçtiğinden bu yana işsizlik oranı artmaya devam ediyor. Ne kadar daha bunun nedenini sosyalist mirasın üzerine atmaya devam edecek?
Inaki Gabilondo: Ben bu miras üzerine oynamaya devam edeceğini düşünmüyorum. Çünkü şu andan itibaren Rajoy kendi lehine dönen veriler üzerine kilitlenmiş durumda. Problem ise Rajoy için ulusa sesleniş konuşması İspanyol toplumunun gerçek acılarına değil, ulusal hesapların ve devletin durumunun grafikleri ve istatistiklerine dönüşmesidir. İşsizlik onun için sadece rahatsız edici bir gerçek ama onun arkasında yatan dramı görmüyor. En kötü sonuç ise büyümeyi sağlayacak girişimleri bulmak için pozitif bir hareket görmüyoruz. İspanyayı büyümeye taşıyacak yollar nedir? Hangi alanlar bunu sağlar ve İspanyayı refah seviyesine taşır?
euronews: Bir gazeteci olarak geçiş döneminden bu yana birçok tarihi ana tanıklık ettiniz. Sizce İspanya şu anda nerede?
Inaki Gabilondo: İspanya termitler tarafından yenmiş bir binadır. İspanya dönüşümü sağlamak için kısa zamanda büyük çaba harcamış bir ülkedir. Fakat görünen o ki dikişler patlamak üzere. Bu hala büyüyen bir çocuğa küçük beden t-shirt giydirmek gibi bir şey. Politikacıların kredibilitesi ile ilgili problemlerimiz var. Devletin liderliği konusunda büyük bir imaj sorunumuz var. Aynı zamanda adalet konusunda da. Sendikalar, ve medya gibi iş dünyasının liderlerinde problemler var. Bunların hepsi bize bir dönemin sonunun geldiğini ve artık yeni dönemle yüzleşmek zorunda olduğumuzu gösteriyor. Biz yeniden toplumla siyasetçi arasında yeni bir toplumsal sözleşme yapmak zorundayız. Fakat siyasetçiler bunu teşvik etmek zorunda. Ve bunu bir yerden bizi kurtarmak için çıkan mucizevi adam veya kadın yapmamalı.