Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

ABD'den 9 ülkeyi kapsayan dev teknoloji ittifakı: Türkiye, Pax Silica'ya girecek mi?

Pax Silica deklarasyonunun imzalandığı anlar.
Pax Silica deklarasyonunun imzalandığı anlar. ©  @UnderSecE / X
© @UnderSecE / X
By Cagla Uren
Yayınlanma Tarihi
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşlerden Sorumlu Müsteşarı Jacob Helberg, Pax Silica’yı “yapay zeka çağının G7’si” olarak tanımlıyor.

ABD, Çin’in kritik mineraller, yarı iletkenler ve yapay zeka alanındaki küresel yükselişine ve hakimiyetine karşı yeni bir ekonomik güvenlik ittifakı kurdu.

“Pax Silica” adı verilen girişim, nadir toprak elementlerinden çip üretimine, yapay zeka altyapısından lojistiğe kadar uzanan stratejik tedarik zincirlerini güvence altına almayı hedefliyor.

Trump yönetimi öncülüğünde hayata geçirilen girişim, Washington’da imzalanan Pax Silica Deklarasyonu ile resmen başlatıldı.

ABD liderliğindeki koalisyonun çekirdek kadrosunda Japonya, Güney Kore, İsrail, Singapur, Avustralya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Hollanda ve İngiltere yer alıyor. Ayrıca Tayvan, Kanada, Avrupa Birliği ve OECD de "konuk katılımcı" statüsünde görüşmelere dahil oldu.

'Ekonomik güvenlik, ulusal güvenliktir'

ABD Dışişleri Bakanlığı Ekonomik İşlerden Sorumlu Müsteşarı Jacob Helberg, Pax Silica’yı “yapay zeka çağının G7’si” olarak tanımlıyor. Helberg’e göre ittifak, yalnızca tedarik zinciri kırılganlıklarını azaltmayı değil, aynı zamanda Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi ile kurduğu ekonomik nüfuzu da dengelemeyi hedefliyor.

“Ekonomik güvenlik ulusal güvenliktir,” diyen Helberg, minerallerden yarı iletkenlere, bilgisayarlardan ağ altyapılarına kadar uzanan zincirde müttefik ülkeler arasında koordinasyon sağlanacağını vurguluyor.

Pax Silica kapsamında ihracat kontrollerinin uyumlaştırılması, yabancı yatırımların denetlenmesi ve kritik “darboğaz noktalarının” güvence altına alınması öngörülüyor.

Çin’in nadir toprak üstünlüğü belirleyici etken

İttifakın arkasındaki temel motivasyon, Çin’in nadir toprak elementleri üzerindeki neredeyse tekel konumunda olması. Pekin, küresel nadir toprak oksit üretiminin yaklaşık yüzde 70’ini, işleme ve rafinasyon kapasitesinin ise yüzde 85 ila 95’ini kontrol ediyor.

Bu durum, elektrikli araçlardan savunma sanayine, yenilenebilir enerjiden ileri teknolojilere kadar birçok alanda Çin’e jeopolitik avantaj sağlıyor.

Trump yönetimi, Çin’in ihracat kısıtlamalarını bir dış politika aracı olarak kullanmasını, ABD ve müttefikleri açısından “stratejik bir tehdit” olarak değerlendiriyor. Pax Silica, bu bağımlılığı azaltacak alternatif tedarik ve işleme kapasitesi oluşturmayı amaçlıyor.

Yapay zeka ve çip ekosistemi öne çıkıyor

Pax Silica yalnızca madenlere odaklanmıyor. Girişimin bir diğer temel ayağını yarı iletken üretimi, yapay zeka hesaplama kapasitesi, veri merkezleri ve ileri üretim teknolojileri oluşturuyor.

İttifaka katılan ülkelerde Samsung, SK Hynix, ASML, Sony, Fujitsu, Google DeepMind, Rio Tinto gibi küresel devlerin faaliyet göstermesi, ekosistemin ölçeğini büyütüyor.

ABD yönetimi, Çin karşısında yapay zekâ liderliğini korumayı stratejik bir öncelik olarak görüyor. Başkan Donald Trump, ABD’nin yapay zekâ yarışında Çin’i “açık ara geride bıraktığını” savunurken, bu başarının arkasında gümrük tarifeleri ve enerji politikalarının olduğunu dile getiriyor.

İsrail: 'Onur nişanı'

İsrail Başbakanlık Ofisi, ülkenin Pax Silica’ya katılımını “İsrail devleti ve yüksek teknoloji sektörü için bir onur nişanı” olarak nitelendirdi.

Jerusalem Post'a göre Ulusal Ekonomi Konseyi Başkanı Avi Simhon, girişimin küresel yapay zekâ endüstrisini güçlendireceğini, tedarik zincirlerinin dayanıklılığını artıracağını ve katılımcı ülkelerin ekonomik ve güvenlik refahına katkı sağlayacağını söyledi.

Türkiye neden gündemde?

Pax Silica tartışmalarında Türkiye de giderek daha fazla anılıyor. Eskişehir’in Beylikova sahasında son yıllarda açıklanan ve yaklaşık 694 milyon ton cevher içerdiği belirtilen nadir toprak elementi keşfi, Türkiye’yi küresel ölçekte dikkat çeken ülkeler arasına taşıdı.

Sahada savunma, enerji, elektrikli araçlar ve uzay teknolojileri için kritik öneme sahip 17 nadir toprak elementinden 10’unun bulunduğu belirtiliyor.

Ankara, bu keşfi yalnızca bir maden projesi değil, uzun vadeli sanayi ve jeopolitik stratejinin parçası olarak görüyor. Hedef, dünyadaki en büyük beş nadir toprak üreticisinden biri olmak. Ancak Türkiye, rezerv büyüklüğüne rağmen bu elementleri endüstriyel ölçekte ayrıştırma ve işleme teknolojisine sahip değil.

Çin ile yapılan ilk temaslarda teknoloji transferi konusunda ilerleme sağlanamaması, Ankara’yı Batılı ortaklara yöneltti. Türkiye açısından Pax Silica’ya olası katılımın temel şartı, yalnızca yatırım değil, yapay zeka ve işleme teknolojileri dâhil gerçek bir teknoloji transferi. Ancak Çin bu teknoloji transferini sağlamaya sıcak bakmıyor. Zira dünya genelindeki nadir toprak hakimiyetini Pekin bu teknolojisinden alıyor.

Bu yüzden Türk basınında şimdiden Türkiye'nin Pax Silica'da yer almasının ittifakın yararına olacağı yönünde analizler çıkmaya başladı.

Karşılıklı çıkar denklemi

ABD ve müttefikleri için Türkiye, ölçeği büyük rezervleri, NATO üyeliği ve Avrupa pazarlarına yakınlığıyla tedarik zincirlerini çeşitlendirebilecek stratejik bir ortak olarak görülebilir.

Türkiye’nin nadir toprak üretiminde sanayi ölçeğine geçmesinin zaman alacağı ancak bu sürecin, bilhassa Çin'in sektördeki tekelini kırabileceği de değerlendiriliyor.

Ancak Türkiye'nin İsrail ile bu tür bir ittifakta birlikte yer almaya ne kadar sıcak bakacağı da tartışma konusu.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Çin'in nadir toprak elementi hamlesi: AB nasıl karşılık verecek?

AB nadir toprak elementlerinde Çin'e bağımlılığını bitirmek istiyor

Ticaret savaşının nedeni 'nadir toprak elementleri': Türkiye savaşın neresinde?