'Kadın uzman bulamadık' artık bahane değil: Konferanslarda cinsiyet eşitliği rehberi

'Kadın uzman bulamadık' artık bahane değil: Konferanslarda cinsiyet eşitliği rehberi
© AFP
© AFP
By Menekse Tokyay
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Türkiye'de konferanslarda ve medyada kadın görünürlüğü nasıl artırılır? Ayrıntılı kılavuz ilkeler hazırlandı.

REKLAM

Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınlar, toplumsal yaşantının farklı alanlarında yer alıp başarı gösterseler de, gerek karar alma aşamalarında gerekse medya görünürlüğünde eril söylemin etkisi altında yeterince görünürlük kazanamadıklarına dair eleştiriler dillendiriliyor.

Son dönemde kadınlarla ilgili sorunların tartışıldığı açık oturumlarda bile tüm katılımcıların erkeklerden oluşması eleştiri konusu olmaya devam ediyor. En çarpıcı örneklerden biri olarak, Kepez belde belediyesi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle “Kepez’de Kadın Olmak” isimli panele kadın konuşmacı davet etmeyerek yoğun eleştiri oklarını üzerine çekmişti.

İngilizce “MANEL” olarak adlandırılan sırf adamlardan gerçekleşen kadınsız toplantılara karşı pratikte izlenecek bir yol haritası ve ilkesel değerlerin olması gerektiği bir süredir dillendirilen bir eksiklikti.

Dış Politikada Kadınlar (Türkiye) İnisiyatifi, uluslararası ortaklarından The Brussels Binder adlı girişimin hazırladığı pratik rehberin Türkçesini Türkiye’de konferanslarda cinsiyet eşitliğini geliştirmek amacıyla Pazartesi günü kamuoyuyla paylaştı.

"Kadın uzman bulamadık" bahanesine son

Rehber, özellikle “kadın uzman yok” ya da “kadın uzman bulamıyoruz” diyerek kadınlara yer açmayan kurumlara yönelik bir rehber niteliğinde.

Rehberde; etkinlik düzenlerken cinsiyet eşitliğinin gözetilmesine dair somut ilkeler sıralanmış. Bu çerçevede, panelin yüzde elli cinsiyet dengesini gözetmesi gerekiyor; erkeklerden daha fazla kadın davet ederek kadın katılımcıların toplantıya katılımlarını iptali durumunda bile kadın-erkek dengesinin gözetilebileceği belirtiliyor. Bir diğer deyişle, 75 bin kadın öğretim görevlisiyle Avrupa standartlarının ötesine geçen Türkiye’de “kadın panelist vardı fakat ani bir gelişme sonucu katılamadı” gibi mazeretlerin önüne geçilmesi planlanıyor.

Etkinliğin bir kadın açılış konuşmacısı üzerine kurgulanmasını öneren rehber, akademik rehberlerde belirli konulardaki kadın araştırmacıların önceliklendirilmesini, bunun için de Dış Politikada Kadınlar İnisiyatifi ya da Brussels Binder gibi oluşumlara danışılmasını vurguluyor.

"Daha çok deneyin"

Eğer spesifik bir konuda kadın konuşmacı bulunamadığı konusunda bir mazeret gelirse, “daha çok deneyin” diye bir öneri getiriliyor.

Dış Politikada Kadınlar İnisiyatifi’ne göre; “dinleyici” olarak bulunmak ile “konuşmacı” olarak bulunmak aynı şey değil. Ayrıca panel konularını çeşitlendirerek kadınların seslerinin kalkınma, çevre, AB-Türkiye ilişkileri gibi konuların yanı sıra güvenlik, terörle mücadele veya tarih gibi “sert” veya “erkeklerin alanı” gibi görülen konularda da duyulması gerektiği öneriliyor. Böylelikle tartışmaların eril bir zeminde kurgulanıp geliştirilmesinin önüne geçilmesi hedefleniyor.

Peki bir panele konuşmacı olarak katıldığınızda da sorumluluklarınız var mı? Rehber’e göre, “diğer panelistlerin kim olduğunu ve cinsiyet dengesinin nasıl sağlanacağını sorarak cinsiyet eşitliğinin gözetilmesi” talep edilmeli; kişinin panele katılımı kadınların katılımına bağlı bir koşul olarak iletilmeli; “konuşmacı listesinin nihai halinin bu şartlara uygun olmaması halinde katılımdan vazgeçme hakkı, son dakika bile olsa, saklı tutulmalı”, katılımcının bağlı bulunduğu kuruluş veya etkileşim ağındaki kadınların da isimleri katılımcı olarak önerilmeli.

Dış Politikada Kadınlar İnisiyatifi kurucusu, Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Zeynep Alemdar, euronews Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Kadınların iç ve dış politikanın her alanında seslerini duyurmalarını sağlamak, kadınların dış politikanın her alanında karar alıcı pozisyonlara gelmelerini sağlamak, genç kadınların liderlik yeteneklerini artırmak ve bunu uygulayabilmeleri için fırsatlar geliştirmek amacıyla kuruldu,” diyor.

Sorunların çözüm süreçlerine kadınlar katılmalı

Alemdar, “İçinde yaşadığımız dönemde, iç ve dış meselelerin birbirlerinden ayrılamadığını ve dolayısıyla çözüm önerilerinin de çok yönlü olması gerektiğini, bu çözümlerin de yalnızca kadınların da deneyimlerini katarak bulunabileceğini biliyoruz. Dolayısıyla yapabileceğimiz tek şey sorunlara daha zengin bir bakış açısıyla, tekdüze ve birbirine benzemeyen insan ve akıllarla yaklaşmak. Bunun için de tüm sorunların çözüm süreçlerine kadınları katmamız gerekiyor,” diye vurguluyor.

Bu hassas tartışmaya akademideki erkek akademisyenler de sık sık katılıyor.

İzmir Yaşar Üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümünden Emre İşeri, cinsiyet eşitliğine dayalı paneller konusunda farkındalığı yüksek olan, kadın katılımcı davetinde liyakati da önceliklendiren öğretim görevlilerinden. Bölümünün dahil olduğu İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi dekanı (Prof. Aylin Güney) ve bölüm başkanı (Doç. Dr. Ayselin Yıldız) da kadın. Euronews Türkçe’ye konuşan İşeri, “Bu çerçevede biz seminer / panel düzenlerken konuşmacının cinsiyetinden bağımsız olarak panelistin liyakatine göre davetimizi yapıyoruz. Yoksa kadınmış, erkekmiş bizim (en azından benim) pek aklımıza gelmiyor doğrusu,” diye açıklıyor.

Eril söylem yeniden üretilir mi?

Hatta, geçen hafta düzenlenmesine önayak olduğu bir paneldeki iki konuşmacının kadın olduğunu, ancak bu tercihi de konudaki uzmanlıklarını ön plana koyarak yaptıklarını da özellikle vurguluyor. “Asıl sorun eril söylemin farkında olmadan kadın panelistler tarafından yeniden üretilmesi,” diye ekliyor İşeri.

Yükseköğretim istatistiklerine göre; kadın profesör oranı 2008/09 öğretim yılında yüzde 27,4 iken 2017/'18 öğretim yılında yüzde 31,2 oldu. Doçent kadrosunda görev yapan kadın oranı yüzde 38,8, öğretim görevlisi kadrosunda görev yapan kadın oranı ise yüzde 50,2 düzeyinde. Akademideki kadın sayısının yüksekliğine karşın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2018 yılı istatistiklerine göre şirketlerde üst düzey ve orta kademe yönetici pozisyonundaki kadın oranı yüzde 17,3 ile halen arzulanan düzeyde değil.

İnisiyatif'in kurucusu Doç.Dr.Alemdar'a göre; cinsiyet eşitliğine medyada uzmanların görüşlerine başvurulma sürecinde de önem verilmeli.

"Öte yandan kadınlarla ilgili haberler yapılırken eşitlikçi bir dil kullanılmalı. Kadınları aşağılayan atasözleri, dışlayıcı ifadeler ve klişelerden sakınmalı. Kadın cinayeti haberlerinde cinsiyetin sebebini failin ifadesinde ya da kadının hayatında aramamalı, cinayeti kadınların hayat tercihleriyle meşrulaştırmamalı."

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

"Türkiye'de erkek her alanda kollanıyor"

Cinsiyetler arası kazanç: Türkiye ve AB'de istihdam ve işgücüne katılım farkı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Türkiye'de geçen yıl 403, son iki ayda 71 kadın cinayeti işlendi