Avrupa Birliği'ne hayat veren Maastricht Antlaşması'nın 28. yıl dönümü: Neden önemli?

Maastrich Antlaşması imza töreninden
Maastrich Antlaşması imza töreninden © © EC/ EC
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Maastrciht Antlaşması 7 Şubat 1992'de imzalanarak Avrupa Topluluğu'nu, Avrupa Birliği'ne çeviren, birliğe tüzel kişilik kazandıran, üye devletlerin fertlerine AB vatandaşlığı hüviyeti sağlayan ve ortak para birimi Euro'yu meydana getiren temel kurucu antlaşmaların en önemlisi olarak biliniyor.

REKLAM

Maastrciht Antlaşması 7 Şubat 1992'de Hollanda'nın Maastricht şehrinde imzalanarak Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu, Avrupa Birliği'ne çeviren, bu şekilde birliğe tüzel kişilik kazandıran, üye devletlerin fertlerine AB vatandaşlığı hüviyeti sağlayan ve ortak para birimi Euro'yu meydana getiren temel kurucu antlaşmaların en önemlisi olarak biliniyor.

Maastricht'ten önce Paris, Roma ve Brüksel antlaşmaları ile ekonomik ve siyasi bir birlikteliğin ilk ana adımlarını atmış olan 12 ülke Maastricht ile kıta tarihindeki en büyük barış projesini uluslarüstü bir yapıya kavuşturmuş oldular.

Maastricht Antlaşmasının en önemli özelliği çok seviyeli Avrupa entegrasyonunu başlatmış olması. Ancak hali hazırda var olandan daha ciddi bir 'Ortak Dış Politika' nosyonu tanımlanmadı.

Kıl payı ile hayat buldu

Maastricht Antlaşması'nın onaylanması da kolay olmadı. Kasım 1993'te yürürlüğe girmeden önce Danimarka, Fransa ve İrlanda'da yasalar gereği referanduma götürülmesi gerekti.

2 Haziran'daki ilk Danimarka referandumunda yüzde 50,7 ile reddedilen antlaşma daha sonra İngiltere ve Danimarka'ya kendi para birimlerini koruma hakkı verilmesi sonrası ikinci referandumda yüzde 56,7 ile kabul edildi.

İlk referandum sonrasında çıkan karışıklığı değerlendiren Özgür Brüksel Üniversitesi Tarih Araştırmacısı Victor Fernandez Soriano, "Maastricht müzakerelerini hevesle yapan politikacılar, ilk defa ülke halklarının ve kamuoyunun aynı hevesi paylaşmadığını fark etti" diyor.

Benzer şekilde Fransa'daki referandumda da yüzde 50,8 gibi çok küçük bir farkla antlaşma onaylandı. Dönemin siyasi liderlerinden Jacques Delor referandum sonrası "Avrupa sadece karar vericilerin ikna edilmesini gerektiren bir süreç olarak başladığı için elitist bir projeydi ancak artık o despotik dönem sona erdi" dedi.

Bugün Brexit ile üyelikten ayrılmış olan ancak o döneme kadar üye olabilmek adına birden fazla kez girişimde bulunmuş olan İngiltere'de dönemin hükümeti parlamentoda antlaşmanın onaylanabilmesi için kendi iktidarını riske atarak konuyu güven oylamasının sonucuna bağlamıştı.

İlk Avrupa kriterleri

Bu antlaşma aynı zamanda birliğe ve Euro bölgesine katılmak isteyen yeni üyeler için de ekonomi alanında 'Maastricht Kriterleri' olarak bilinen standartları getirdi. Avrupa Para Kurumu (European Monetary Institute) bu antlaşma ile çok daha önemli yetkilere sahip olan ve Avrupa Merkez Bankası'na (European Central Bank) dönüştü ve 1999'da ilk Eurolar basıldı.

Maastricht entegrasyon anlamında son derece dramatik bir sıçrayış anlamına geldiği için ulusal düzeyde kontrol kaybı yaşanacağını düşünen gruplar da oluştu ve daha derin entegrasyon isteyenler ile bu grup arasındaki çekişmenin günümüze kadar devam etmesine neden oldu.

Birlik ile beraber karşıtlığı da doğdu

Maastricht Antlaşması'nın tartışmalara sebep olan bir başka uygulamasıysa ülkelerin bütçe açıklarına sınır koymasıydı.

Bugünkü anlaşmazlıkların kaynaklarını tarihten aldığını söyleyen Soriano, "Yaşanan sorunların çoğu birbirine benziyor. Maastricht Antlaşması, Avrupa entegrasyonu için bir dönüm noktasıydı. Avrupa tarihinde bir mihenk taşıydı ama aynı zamanda Avrupa karşıtlığının da ortaya çıktığı dönemdi" diye aktarıyor.

Maastricht sonrası gündeme getirilen antlaşmaların onaylanma süreci bu nedenle çok daha uzun ve zor şekilde gerçekleşti.

Antlaşmanın getirdiği kriterler:

  • Toplulukta en düşük enflasyona sahip (en iyi performans gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile, ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemeli.
  • Üye ülke devlet borçlarının Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’sına (GSYİH) oranı yüzde 60’ı geçmemeli.
  • Üye ülke bütçe açığının GSYİH’sına oranı yüzde 3’ü geçmemeli.
  • Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibarıyla, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmayacaktır.
  • Son 2 yıl itibarıyla üye ülke parası diğer bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalı.
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AB'den Türkiye raporu: Ankara ile gümrük birliği kapsamı genişletilmeli

Göbeklitepe'de ortaya çıkan metal blokun sırrı çözülmeye çalışılıyor

AB, Dijital Piyasalar Yasası kapsamında Apple, Facebook ve Google'a soruşturma açtı